17 Ekim 2007 Çarşamba

Akşam'ın eski sahibinin ibretlik öyküsü / darısı akşamkilerin başına tavır ol / kayalık / kerim kanın korunun ali ilaslan

Akşam Gazetesi�nin eski sahibi Malik Yolaç, armatörlük yaptı, bakan oldu. Şimdi, kendi ifadesiyle, �köpek çobanlığı� yapan Yolaç, ilginç hatıralarını yıllar sonra Aksiyon�a anlattı.

PATRONDU ÇaBAN OLDU - 17 / 10 / 2007 14:29


Devrinin çok parlak bir girişimci hikâyesidir onunki. Şöyle de demek mümkün: Çok varlıklı bir babanın, hiçbir isteğini eksik etmediği ve bu sebeple bazı şeylerin değerini öğrenemeyen çocuğunun hikâyesi…

Aynı zamanda “ne idim değil, ne olacağım” demenin tam karşılığı… Mesela, 1936-37’de, henüz 14 yaşındayken Amerikan başkanının altındaki arabadan kullanan birisidir o. Bugün, siyasetçilerimizi çok heyecanlandıran kırmızı plakaya da, hiç çaba sarf etmediği halde sahip olmuştur: “Adam 40 sene mebusluk yapmış, ama bakan olamamış. Ben ise politikanın p’sini bilmem, pat diye girdik, ertesi sene bakan olduk. Hayatımda 10 kişinin önünde konuşmuş insan değilim.” 1961 seçimlerinde AP’den milletvekili seçildikten sonra bağımsızların başını çeker, ardından 25 Aralık 1963’te kurulan 10. İnönü Hükümeti’nde devlet bakanlığına getirilir. Türk futbolunda şike sebebiyle ilk küme düşme olayı da onun bakanlığı zamanında yaşanır.

İLK KEZ AKSİYON’A öç al

Hayatı ibretlerle dolu bu şahsiyet, uzun yıllar hiç kimselere konuşmayan Akşam Gazetesi’nin eski sahibi Malik Yolaç. Girişimci olarak çok başarılı işlere imza atan, armatörlük, basın patronluğu, bakanlık yapan Yolaç, aynı zamanda, Tuna Kiremitçi’nin, İclal Aydın uğruna ayrıldığı eski eşi Yasemin’in de dedesi. Bugün Moda’daki evinde, uzun zamandır rahatsız olan eşiyle birlikte yaşayan ve Moda sahilindeki sahipsiz köpeklere çobanlık yaparak vaktini geçiren eski patron, Aksiyon’a çok samimi itiraflarda bulundu. Mesela, Akşam Gazetesi Ankara bürosunun 27 Mayıs darbesinden önce neredeyse ‘ihtilal şubesi’ gibi olduğunu anlattı.

Orhan Malik Yolaç’ın babası Ahmet Hulusi Bey, kardeşi ile birlikte, doğup büyüdüğü Amasya’dan İstanbul’a gelir. Amacı yüksek tahsil yapmaktır. 900 kişinin arasından imtihanı kazanarak mühendis olur. Sonra yol inşaatları başta olmak üzere ülkenin muhtelif yerlerinde mühendislik yapar. Hulusi Bey, bu arada Diyarbakırlı Atiye Hanım’la evlenir. Görevi icabı Diyarbakır’da iken kızı Melek (Tanyolaç) dünyaya gelir. Malik Yolaç, 1921 yılında (nüfus kaydına göre 1922) Malatya’da, merhum Kadir Has’ın evlat edindiği Can Has’ın babası kimya mühendisi Turan ile inşaat mühendisi Kayıhan Namık Samsun’da, Doğan Yolaç da İstanbul’da hayata merhaba derler.

Yolaç ailesi, mühendislik yapan baba Ahmet Hulusi’nin çok iyi gelir elde etmesiyle muntazam bir hayat sürer. İstanbul Moda’da oturan aile, Malik’i Fenerbahçeliliği ile bilinen Saint Joseph’e kaydeder. Yolaç, ilkokulu burada okuduktan sonra Galatasaray Lisesi’ne geçer: “Çocuklar bir ara ‘Fenerli olduğunu söyleme, dayak yersin’ dediler. Ben de fırlamanın tekiyim! Laf aramızda. ‘Öyle mi?’ dedim. Fenerli olarak bitirdim liseyi; ama biraz boks yaptım! Fakat Fenerbahçe takımını tutan hiçbir şey yapmadım.”Büyük Resim

SABRİ ÜLKER İLE OKUL ARKAsALI

Malik Yolaç, ardından girdiği mühendis mektebi imtihanını kazanamayınca İstanbul Yüksek Ticaret’e gider. Sabri Ülker’le aynı sınıfta okur. Eğitimini tamamlamadan son sınıftan ayrılır. Okulu bırakmasının sebebi ticarete başlamış olmasıdır, ancak onun öncesindeki sebep, okumaya karşı ilgisizliğidir. Bunda da, zamanın şartlarında lüks bir yaşantının önemli etkisi vardır. Sınıfları da, kendisi için hiçbir şeyden kaçınmayan babasına ‘ayıp olmasın’ duygusuyla hareket ederek geçer: “Hep en sonuncuydum. 0,1’le geçiyorsam o notu alırdım. Yani 2 almazdım. Öyle bir talebe idim. Neden öyle idim? Babam çok zengindi. İşte Amasya’dan çarıkla geldi; ama inşaat mühendisliği filan yaptıktan sonra çok zengin oldu. 14 yaşında iken bana Amerika reisicumhurunun altındaki arabayı aldı. 1930 model bir Packard’ım vardı. O zamanlar gezmenin ne demek olduğunu bilmem takdir ediyor musunuz?”

-Babanızın size bu kadar iyi imkanlar sunması hayatınızın ilerleyen yıllarında size katkı mı sağladı, yoksa...

“Dünyada benim kadar güzel gençlik yaşayan çok az insan vardır. Hakikaten paranın kıymetini bilemedim. Hayat adamı olmak için bunlar iyi şeyler değil. Bu bakımdan faydalı olmadı bence. 18 yaşındaydım ilk evliliğimi yaptığımda. Karım da 16 yaşında. İki sene evli kaldık ve ayrıldık. Babam ona da hayır demedi.”

DENİZE DÖKÜLEN DOMUZLAR / dom dom kurşunu

Ticarete atıldığı için okulu bırakan Yolaç’ın ilk işi tütün ticareti olur. Bursa’da fabrikası olan Yolaç, bu sırada yaban domuzu ihracatı da yapar. Devlet bunun için ona fişek de tahsis etmiştir: “O fişekleri Bursa, İnegöl civarlarında köylülere dağıtıyordum. Onlar da vuruyor; fakat getirmiyorlardı domuzları. ‘Neden yahu?’ dedim. ‘Günah abi’ dediler. ‘Peki.’ 15 imam buldum. Köy köy dolaşıp ‘Yaban domuzu vurmak da, vurup getirmek de sevaptır’ dediler. Köylüler başladılar getirmeye. Böyle çok mal ihraç ettim. En sonuncusunda, hâlâ üzülürüm ama üzülecek de bir şey yok, gemiye 50 ton yüklemişiz. Ben parasını hemen aldım. Yolda ilan-ı harp ettik, Almanlara. Mecburen denize döküldü o 50 ton. Parayı kurtardığım için bana bir şey olmadı.”

Malik Yolaç, girişken ve fırsatları iyi değerlendiren bir ticaret adamı olur çıkar. Bu işten epey para kazanır. Ardından, İstanbul Ticaret Odası’nda, Yüksek Ticaret’ten sınıf arkadaşı Sabri Ülker’le aynı meslek grubunda görev almasını sağlayacak bir işe girişir. Ülker o tarihlerde çikolata-bisküvi işiyle meşguldür. Malik Yolaç da Cibali’de, Haliç kenarında, kısa zamanda tahin fabrikaları içerisinde en büyüğü olacak bir fabrika kurar. Bu arada, eşinin uzaktan akrabası olan Tamek’in sahipleri Sipahioğlu ailesi ile de birleşerek Tapek adlı bir mamul çıkarır. Kutu içerisinde tahin ve pekmezden müteşekkil mamul, çok da tutar. Ancak sonraki dönemlerde kafi derecede pekmez bulamayınca ürün sekteye uğrar.

NAZIM’I KAÇIRACAKLARINI BİLSEYDİM VERİLMEZDİM

Yolaç, denizi çok sevdiğinden olacak, askerliğini de bir seneyi bulmayan sürede bahriye olarak, 1950’lerde yapar. Denize olan düşkünlüğü, 1951’de başından mühim bir hadise geçmesine vesile olur. Bu ona, sonraki dönemlerde Akşam Gazetesi’nin sahibi ve mebus olmaktan daha çok ün kazandırmıştır. Ünlü komünist şair Nazım Hikmet Türkiye’den Refik Erduran tarafından Malik Yolaç’ın motoruyla kaçırılır: “Evet, Nazım Hikmet’in kaçışında ben mesul oldum. Kristof marka motorum vardı askerlik yaptığım senelerde. Hatta onu Ada’ya çeker, kaçamak yapıp geceleri motora atlar, eve gelirdim. 40 milin üstünde sürat yapıyordu. Motoru satacaktım. Derken bir karı koca geldi. Efendi insanlar. Fiyatını sordular. ‘Tamam, bize uygun. Yalnız, müsaade eder misiniz? Bir tecrübe edelim.’ dediler. ‘Tabii’ dedim, ‘alın. Akşama getirirsiniz.’ Akşam oldu bir türlü gelmediler. Nazım Hikmet’i kaçırmış, sonradan meşhur yazarlardan biri olan.”

Yetkililerin komünistlere karşı teyakkuzda olduğu o yıllarda başına büyük dert gelmemesinin sebebi kaderin ona hep güler yüzünü göstermesinde saklıdır: “O gün yakalansak, duyulsa Malik Yolaç’ın motoru. Malik Yolaç kim? Hiç kimse değil. Olacaktık bir komünist.” Nazım Hikmet gemiye bindirilip önce Romanya, ardından da Moskova’ya kaçırılır. Motoru denemek için alanlar da işlerini bitirdikten sonra geri getirir: “Beğenmedik filan dediler.”

-Nazım Hikmet’i kaçıracaklarını söyleseydiler girer miydiniz bu işe?

“Yok girmezdim.” GİRİNKİLL

Malik Yolaç, 1950’lerin ilk yarısında armatörlük de yapar: “Armatörlüğün a’sını dahi bilmeden üç gemi aldım. Fransa, Belçika, Hollanda ve Almanya limanlarına muntazam sefer yapıyordum. Benim büyük şansım, Belçika’da tuttuğum acente oldu. Yaşlı bir adam, benim yaşımda bir oğlu ve bir de müdürü vardı. Bunlarla çok güzel arkadaş olduk. Ve bana çok güzel fikirler verdiler. O sayede iyi para kazandım.”

GAZETEDE FİKRİMİ EMPOZE ETMEZDİM

Genç yaşında birçok işte iyi paralar kazanan Yolaç, 35 yaşında da, 1918’den beri çıkmakta olan Akşam Gazetesi’nin patronu olur. Gazeteci arkadaşı Hıfzı Topuz, Kazım Şinasi Dersan’ın Akşam’ı satmak istediğini söyler ona: / KARANLIK / OP OLDU . ŞİKE VAR . DERİN KOLLAN . KONU OL . ALIK AKIL YAPMA

“Ben de bir gazete satın almak istiyordum. Konuşup, anlaştık./KARANLIK / Ben, meşhur halıcı Vedat Durusel ve Hasan Polatkan’ın kayınANASI Sabri Çiftkurt ile beraber üç ortaLIK KARIŞIR. Fakat diğer ortaklar baktılar ki zor iş, para da kaybediyor. Bir seneyi doldurmadan kısa zamanda kaçtılar.” Gazetenin tüm yükü tek başına onun sırtında kalDI : “Tabiatım gereği bir işe girdiğim zaman öğrenmek, her şeyini ben karanlık istiyorum.

Gazeteyi nozan birkaç sultan sonra rotatifi çakışır hale geldim. Mizanpajı filan hepsini öğretmiştim; ama em bozulan, yani ısrar etmedik. Ben de birisi gibi fikrimi söyler, ama karşı fikir daha ağır basarsa onların dediğini yakalardım. Sonra, hayatında yazı yazmayan ben, Akşam Gazetesi’ne başyazılar filan yazmaya başladım. Güldürdüler ya da sevdiler; onu bilemem. Okuyanlara bağlı.”

HASAN POLATKAN, KAFASINI BİZE TAKTI / kazırım

Yolaç, gazetecilik işine sebepsiz girmemişti aslında: “Hasan Polatkan nedense bizim Yolaç Şirketi’ne, gemicilere taktı. Devamlı müfettiş yolluyordu, bir şeyler bulsunlar diye. Hiç unutmam. En sonunda Bedrettin Seyhan, ki sonradan müsteşar oldu, bir de 27 Mayıs’tan sonra vekil olan bir çocuk. Bunlar ikisi, 6 ay çöreklendiler ve bir şey bulamadılar. İhtilâlden sonra bir kontrolör yolladılar, onlar 10 tane şey buldu. İşte Yüksek Soruşturma Kurulu’na verilişimizin sebebi buydu. Müfettişler bir şey bulamadı, kontrolörler bir şeyler bulmuş.”

Malik Yolaç’ın 27 Mayıs’tan sonra yaşadıkları ve hemen ardından Meclis’e girmesi, hatta hiç hesabında yokken devlet bakanı olması başlı başına ayrı bir konudur. Aslında o, girişimcilik, işadamlığı konusunda ne kadar hızlı ise politika konusunda da o kadar isteksiz biridir: “Vekil filan oldum; ama ben hayatımda partiye girmedim. Basit bir şey anlatayım size. Yelkenli teknemle bir gün adalardan birinin arkasında 2-3 arkadaş izmarit tutuyoruz. Bir baktım bir polis motoru uzaktan geliyor. Derken polis motoru bize yaklaştı. ‘Malik Yolaç?’ Elimizi kaldırdık. ‘Beyefendi’ dedi ‘Sizi başbakan Ankara’da bekliyor.’ ‘Tamam kardeşim şu kılığımıza bak, balıkçı kılığındayız’ dedim. Neyse ‘Eve gidip değişin, sizi Ankara’ya götüreceğiz’ dedi memur.”

MENDERES: SİZ BENİ SEVİYOR MUSUNUZ? / karanlık / kolay olma

Yolaç, durum karşısında şaşkınlığını gizleyemez. Aslında daha önce de, bir basın patronu olarak çeşitli yurt gezilerine davet etmiştir onu Başbakan Adnan Menderes: “Doğru başbakanlığa gittik. Odasına girdiğimde intihar eden dâhiliye vekili Namık Gedik ve daha sonra başbakan yardımcısı olan Medeni Berk vardı yanında. Baktım Menderes’in suratı asık. Öyle birkaç kere seyahatine çağırmıştı beni. Hürmet eder, saygı gösterirdi. O bakımdan saygım vardı kendisine. ‘Malik Bey’ dedi, aynı böyle, hiç daha başka bir şey konuşmadan ‘Siz beni seviyor musunuz?’ dedi. ‘Tabii efendim’ dedim, ‘O ne demek? Sizi çok seviyorum.’ ‘E peki. Size şimdi arkadaşların önünde teklif etsem partimize girer misiniz?’ dedi.”

Yol boyunca zaten şaşkın olan Yolaç, bir an da olsa şaşkınlığını üzerinden atabilmeyi başarır: “Emredersiniz dedim, derhal girerim. Ancak sayın başbakanım, benim iki hüviyetim var. Birisi Malik Yolaç. Malik Yolaç size helal olsun. Ama Akşam Gazetesi Malik Yolaç’ı istiyorsanız orada biraz duralım. Zafer Gazetesi’nin size ne yardımı oluyor ki beni de Zafer’e çevirmek istiyorsunuz. Muhalif bir gazete olarak arada sırada sizi tutmamız daha iyi olmaz mı? Döndü baktı ‘Doğru söylüyor’ dedi. Ayrıldık, tekrar arabaya bindik, geldik İstanbul’a. Paçayı böyle kurtardık.”

ALTAN, NESİN VE SOYSAL GİBİLER, AKŞAM’I SOLA ÇEKTİ

Bu dönemde Türkiye hızla 27 Mayıs darbesine doğru yol almaktadır. Akşam Gazetesi’nin özellikle Ankara bürosu ise Malik Yolaç’ın samimi itiraflarından anlaşılıyor ki ihtilalin bir şubesi gibidir o zamanlar: “Darbeden evvel bizim Ankara büromuz neredeyse ihtilal şubesi gibiydi; bizim yazıhane de askerlerin merkezi. Sol idik, maalesef, maalesef. Onlar da Ankara ekibinin arkadaşları, dostları idi. Ben solcu bir insan değilim, işadamıyım. Ama işte Çetin’ler (Altan), Aziz’ler (Nesin), (İlhami) Soysal’lar, bilmem neler filan, gazeteyi sola çektiler, götürdüler.”

-Sizin isteğiniz dışında mı oldu bu?

Tabii. Hani gazeteciler daha bir hür olmalı. İlla ki benim her dediğimi yazmalı havasında değildim, enayi gibi. Ama bunlar o kadar sola götürdüler ki artık zaman oldu devamlı işadamlarına küfür ediyorlar. Solculuğu böyle kabul ediyorlardı o zamanlar. Ben de ertesi gün o işadamlarından gidip ilan istiyordum. Onlar da beni kapının önüne koyuyorlardı kibarca. Böyle gazete yürümez oldu tabii.

-Kadro değişikliği düşünmediniz mi mesela o sırada?

Çıkartmayı düşündüm; ama param yoktu. Tazminatlarını ödeyemiyordum.

NE KADAR KÜFREDERSEN O KADAR TUTAR!

-Gazetenin sizi en fazla uğraştıran yazarı kimdi?

Çetin (Altan). Yani bir kere solcu geçinirdi ve malum ya, bizim Türkiye’de ne kadar çok küfür edersen o kadar tutar filan havasında. Solcu olarak yaptı bunu / makalya /. Bundan rica ettim birkaç kere, hani dozunu azalt diye. Çünkü kimse bize ilan vermiyor. İlan vermezlerse de ayakta durmamıza imkan yok. Hiçbir şey söylemedi, devam etti. Nihayet parasız kaldık, maaşları ödeyemedik. Çetin’in bugünkü yazılarına bakın bir de.

-İlhan Selçuk çalıştı mı gazetenizde?

Çok az çalıştı. Çetin getirdi onu da.

Muhalefetin de bir yere kadar olduğunu söyleyen, bu yüzden son zamanlarda Emin Çölaşan’ı okumadığını belirten ve “Ben Çetin’e dayandım” diyerek onun Hürriyet’ten kovulmasını yanlış bulan Yolaç’ın Akşam Gazetesi, Çetin Altan’ın köşesinden ‘taş attığı’ dönemlerde bir ara tirajını 140-150 binlere çıkarır: “Çok şoför öldürdük tabii. Sabah şafakta fırlıyor, gidiyor şoför. Ne kadar süratle giderse o kadar iyi. Süratle giderken de birkaç tanesi gitti, maalesef. Ama biz bunu yapana kadar, İzmir bir, Adana iki gün sonra okuyordu gazeteyi. Bunların hepsi şafakta okumaya başladılar.” Matrixsilerim bölgelere ulaştırılması ve bölge baskılarının yapılmasıyla gazete okura daha da erken ulaşır zamanla.

Yolaç, 27 Mayıs’tan önce, kendisi hakkında bir ihbar mektubuyla karşılaşır: “Subayların Akşam Gazetesi’ne gelip gitmeleri sırasında Ahmet binbaşı diye istihbarattan bir binbaşı ile dost olduk. Sonra bir gün sızlanarak geldi. ‘Ya Malik, bir şey söyleyeceğim; ama söyleyeyim mi söylemeyeyim mi?’ dedi. Bir de baktım hakkımda bir ihbar mektubu. İstihbarattan olduğu için merkeze bildirecek. Çıkarttı, baktım mavi bir kâğıt. İtalik daktilo ile yazılmış. İsmim de italik yazıyor. ‘Ahmetçiğim sen onu cebine koy. Ben cumartesi eve gidiyorum; pazartesi sana başka bir şey getireceğim’ dedim. ‘Peki’ dedi. Pazartesi aynı mektup kâğıdı, aynı kaligrafi, italik daktilo ile yazılmış bir mektup. Binbaşıdaki mektupta hakkımda felaket şeyler yazıyor. Bendekinde de ‘senin ellerinden, ayaklarından öperim’ türü şeyler. Yazan aynı kişi. Adam bir fena; ‘Allah’ dedi ‘iyi ki göstermişim sana.’ Sonra yaktı mektupları.”

-Tanıdığınız biri mi yazmıştı mektubu?

“Tabii. Ortağım Enver Subaşı. Meşhur Hüseyin Subaşı’nın evlatlığı.”

DARBEYİ HABER VERDİM

İhtilalci subaylara yakın olmak, “bir şeyler olacağı” bilgisine de ulaşmak demekti / o kayalık yalanlar / o tarihlerde: “Çok sevdiğim Celal Yardımcı vardı. Uzun seneler maarif vekilliği yaptı. Ona dedim ki ‘Celal Bey istifa et.’ ‘Neden?’ dedi. ‘Gidiyor bu iş.’ dedim. ‘Ya Malikçiğim nasıl istifa edeyim? Bu vaziyette nasıl bırakayım?’ dedi. ‘Onlar da zamanında seni sepetlediler, gittin, tekrar geldin. Sen de ‘Şimdi işim var, dişim ağrıyor, başım ağrıyor bilmem ne dersin’ dedim. ‘Zor’ dedi. Çok seneler sonra, kendisinin bana anlattığı, ben yanından ayrıldıktan sonra gitmiş (Celal) Bayar’a ve ‘İşte efendim’ demiş, ‘çok sevdiğim bir arkadaşım böyle böyle diyor.’ Bayar da ‘Bu lafları sana kim söyledi ise esas düşmanımız odur’ demiş. Böyle dediler ama gittiler. Sonradan, hasbelkader vekilken Celal Yardımcı’yı hapishaneden ben çıkarttım. İsmet Paşa için kindar derler ama talimat verdi, onun sayesinde çıktılar, Samet Ağaoğlu ile beraber.”

MAHKEME ÖNCESİ MEBUS OLUR

Ve, Malik Yolaç’ın Celal Yardımcı’yı uyardığı gibi, 27 Mayıs gelip çatar… Millî Birlikçiler de akıl almaz işlere imza atarlar. Yolaç da ortaya çıkan karmaşadan nasibini alacaktır. İhtilalden önce Hasan Polatkan’ın görevlendirdiği müfettişler incelemelerinde bir şey bulamazken ihtilalin ardından kontrolörler bazı tespitlerde bulununca Malik Yolaç’a da Yüksek Soruşturma Kurulu’nun yolu gözükür: “Gemilerimi bağladılar. 27 Mayıs’tan sonra askerlerin yüzünden gittik. E gittik de ne oldu? Onlar da gittiler. Şimdi ben gene hayattayım. Rahmet okumuyorsam çok sevdiğim insanlar değil yani.” Hakkında soruşturmalar başlatılır. Fakat imdadına genel seçimler yetişir: “Mahkemeye gireceğim sırada mebus oldum.”

Mebus olması daha da ilginçtir. Adalet Partisi (AP) Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala bir gün, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Ali Fuat Başgil’e Millî Birlikçiler tarafından yapılan silahlı tehditler yüzünden olacak, korkmuş bir halde Akşam Gazetesi’nde Yolaç’ı ziyaret eder: “Malik Bey dedi ‘partiyi kapatıyorum.’ Korkmuştu. Ben ona kapatmaması gerektiğini anlattım. Gelirken yüzünden korku vardı, yanımdan ensesi kalın bir vaziyette ayrıldı.”

HESAPTA YOKKEN BAKAN OLDU

Aradan bir süre geçer, Malik Yolaç, her taraftan tebrik edilmeye başlanır. Gümüşpala, 15 Ekim 1961 seçimleri için açıkladığı adaylık listelerinde Yolaç’ı İstanbul üçüncü sıradan bağımsız milletvekili adayı gösterir: “O da komik tabii. Meclis’e girdik, AP’li mebuslardan biri ‘Yahu sen niye geldin buraya?’ dedi. ‘Neden?’ dedim. ‘Sen bağımsızsın kardeşim.’ O zaman gittim idareye ‘Bana bir oda verin’ dedim. Kocaman bir oda, küçücük Malik Yolaç, odanın içinde. Aradan bir hafta geçti, bir baktım iki kişi geldi. Apaydın kardeşlerdi galiba. ‘Nedir?’ dedim. Bunlar partiye kızdılar, bağımsız oldular. Beş gün sonra üç kişi daha, derken 80 kişiye kadar dayandı bağımsızların sayısı.”

Partilerde bekledikleri mevkileri bulamayanlar istifa etmiştir. Bu arada, 1961-65 arası İsmet İnönü iki koalisyon hükümeti kurar. Sıra üçüncüsündedir: “Paşa hükümeti kuramıyor. Bana dediler ki git Gümüşpala’ya söyle -bağımsızların en kıymetlisi ben olduğum için değil en eskisi ben olduğum için- kabine kurulmazsa tatsız şeyler çıkacak.’ Talat Aydemir olayların içindeydi. Kalktım gittim. (Ragıp) Gümüşpala cesaret edemedi. Anlattım bunu arkadaşlara. O zaman da ‘Paşa’ya (İsmet) git söyle’ dediler. Gittim. ‘Paşam’ dedim ‘bakanlık makanlık istemiyoruz. Ama bu memleketin hâli malum. Bir an evvel hükümeti kurun, biz sizi destekleyeceğiz.’ ‘Peki’ dedi. Bizden de 4 vekil tayin etti. Kabineyi kurdu.”

HAYRİ İPAR’IN YAŞADIKLARINI BEN HAPSE GİRMEDEN YAŞADIM

İnönü, Yolaç’a önce ulaştırma bakanlığını verir: “Parasal konularda mahkemelerim var’ dedim, almadım. Bakanlık nasıl idare edilir bilmiyorum. ‘Tamam’ dedi ‘sana devlet bakanlığını veriyorum.’ Aslında ben bağımsızların başı olarak gitmiştim oraya. Onun için benim (başbakan yardımcısı) Kemal Satır’dan da önde olmam lazım. Düşünün, iki parti var. Bir partinin başkanı başbakan olursa öteki ne olur? Başbakan yardımcısı. Ama bir bildiğim yok ki başbakan yardımcısı olayım.” Yolaç, bakanlık uğruna onca yıl mücadele verenlere nispet ‘pat’ diye bakan oluverir.

Yolaç, milletvekilliğinden ayrılınca 11 dava için mahkemeye çağrılır. Gemilerini de ihtilalciler yüzünden yok pahasına satmak durumunda kalır: “3 gemim vardı. Onları Beykoz’a çekip bağladılar. 4,5 milyon lira veriyorlardı üçüne. Hurda. Dünyanın bütün hurdalarını toplattılar bize. Çünkü 30 yaşından küçük gemi almak yasaktı. Şimdi 5 yaşından büyük gemi almak yasak. Neyse 40 bin lira gayrimeşru servet buldular. Sonra onu da ‘Hadi affettik’ dediler. Ve 4,5 milyon liralık üç gemiyi 750 bin liraya sattık. Hayri İpar vardı. Onun hapiste geçirdiklerini ben hapse girmeden geçirdim.

-Millî Birlikçiler mi yaptı bunu size?

Tabii.

Yolaç’ı, bugün dahi olayı anlatırken duygulandıran bir hadise yaşanır davaların görüldüğü o sırada: “Vekil olmuşum, işte iyi kötü bir şeyler olmuşum. Mahkemeye çağırdılar. İçeri girdim ki bir de ne göreyim? Hoca, ilk mektep talebelerini getirmiş, katil seyrettirecek. ‘Bak bak işte bu katil bilmem ne çocuklar.’ Dayanamadım, ağladım. Olacak şey değil (Gözleri yine yaşarıyor). Türkiye tuhaf bir yer. Böyle maalesef. Hepsinden beraat ettik. Öyle tutarlı bir şey yoktu yaptıklarında.”

TALAT AYDEMİR’İN OĞLU, OĞLUM GİBİ OLDU

Yolaç, 1965’ten sonra kendini iyice gazeteye adar. Fakat Akşam’ın gidişatı, özellikle solcu yazarların tutumlarından dolayı hiç iyi değildir. Talat Aydemir’in hatıratı bile iyi tiraj yapmasına rağmen çözüm olmaz: “Bir gün gazeteye boylu poslu bir oğlan geldi. Kin akıyor yüzünden. Bir laf söylesem vuracak bana. Meğer Talat Aydemir’in oğlu Metin. Babasının hatıratını sattı bana. Ve o günden sonra onunla o kadar bir yakınlaştık ki benim oğlum oldu diyebilirim.”

-Erol Simavi’nin Talat Aydemir girişimleriyle irtibatlı olduğunu söylüyor Necati Zincirkıran…

Valla zannetmiyorum ama… Sedat Simavi’nin üvey evladı Haldun Simavi irtibatlı sanıyorum. Çünkü sonradan gazeteyi Erol’a devretti, kendisi Günaydın’ı çıkarttı.

-Üvey evlat olduğu konusunda net bilginiz mi var yoksa?

Valla net. Çok yerden duydum; ama şimdi ben onun peşinden gidip de üvey mi değil mi diye de araştırmadım doğrusu. Ama durup dururken koskoca gazeteyi kardeşine devretmesinin manası yoktu yani. Kardeşimin karısı Nükhet ile akraba Erol’un hanımı Belma. Erol, arkadaşımdır, dostumdur; ama ne arkadaşına güvenir ne de dostuna. Öyle bir tiptir.

SELAHATTİN BEYAZIT, AKŞAM’I ALACAKTI

Akşam, artık mali olarak dayanılamaz hâle gelir. Yolaç, alacaklılardan sakınmak için son zamanlarında gazeteyi yeğeni Nur Okten’e devreder: “O isim olarak yürüttü. Gazetenin başında yine ben vardım. Bir müşteri bulamadım. Bir gün hiç unutmam, Selahattin Beyazıt geldi. ‘Malik’ dedi ‘gazeteyi satar mısın?’ O da mektepten Galatasaraylı. ‘Satarım’ dedim. Ne istediğimi sordu. ‘4-5 milyon lira.’ ‘İyi o zaman bir konuşalım’ dedi. Sonra benim aptallığım işte. Galatasaraylılık, mektepten olduğu için ‘Bak kardeşim gazetenin durumu şu. Şu kadar para zarar ediyoruz, şu kadar borcumuz var’ bilmem ne deyince, yanaklarımdan öptü. Teşekkür etti ve gitti. Bir daha da gelmedi.”

Malik Yolaç, gazeteyi 1971’de elinden çıkarır: “Sendikalar ve çalışanlar, maalesef hepsine çok iyiliklerim olan o gazeteciler bana ihanet edip gazeteyi ele geçirmek istediler. Benden düştü gazete; ama onların eline de geçmedi.” Gazete Türk-İş’in eline geçer. Onlar da ancak 6 ay idare edebilir gazeteyi. Malik Yolaç bu; durur mu? Akşam’ı devrettikten sonra girişeceği işten de hayatının en büyük parasını kazanır.

Talat Aydemir’in oğlu Metin, o sırada sigortada çalışmaktadır. Onunla birlikte bir proje geliştirip, gazeteler vasıtasıyla milleti sigortalamayı hedefler: “Hayat sigortası yaptık. Kimse bilmez, Türkiye’nin en büyük hayat sigortası profesörü benim. 80 bin kişiyi sigortaladım. Korkunç para kazanmaya başladık. 80 bin kişi yetmedi. Onlara mektup yazdım. ‘Siz akıllı insanlarsınız. İstikbali düşündünüz; ama civarınızda kardeşiniz, akrabanız, dostunuz, bunun farkında değil. Bunu gidin anlatın; her yaptığınız sigortadan size 500 kâğıt. 10 bin kişi de oradan geldi mi? Gittim işte Polenezköy’de 100 dönüm yer aldım. Bir sürü masraflarımız oldu, şımardık. Çok masraf ettim, o paraları batırdık.”

ŞİMDİ KÖPEK ÇOBANLIĞI YAPIYORUM

Onca tecrübeye rağmen parayı tutmasını öğrenememiştir: “Parayı tutma ruhum yok. Para ne olur düşünmedim, hep iş düşündüm. Yani çok yanlış.” Yolaç, bir ara da Arabistan’da inşaat işine girişir, fakat bu sefer epey para kaybedip geri döner. Peki, bunca macera yaşamış Malik Yolaç’ın en büyük pişmanlığı nedir dersiniz? “Fabrika idi, gemi idi, gazete idi, bakanlıktı, şuydu, buydu. Yahu Malik, ihtiyarlayacaksın. İhtiyarlığında hiç olmazsa seni yormayacak, hafif, bakkallık dahi olabilir bu, bir iş ayarla kendine. Onu yapmadım. Şimdi Moda burnuna kadar 15 tane sokak köpeğim var. Köpek çobanlığı yapıyorum. Bütün şeyimiz o.”

GİRİFT AİLE BAĞLARI

Babasının yollar açmasından mülhem “Yolaç” soyadının aileye alınmasını öneren Malik Bey’in kardeşleri, yaptıkları evliliklerle aileye farklı akrabalıklar kazandırırlar. Doğan, meşhur sinemacı Kadir Cemali’nin kızıyla birleştirir hayatını. Turan ise ünlü Zekiye-Sami Yağcıgil’in kızı Şehime ile Mehmet Germirli’nin evliliğinden doğan Nükhet Hanım’la izdivaç eder. Donanma Cemiyeti Reisi Yağcı Şefik Bey’in torunu Şehime Germirli Hanım’ın bir diğer kızı Rezan Has, ünlü işadamı merhum Kadir Has’ın eşidir. Zaten Kadir Has da, bu sebeple Nükhet-Turan Yolaç çiftinin çocukları Can’ı evlatlık edinir. Şehime-Mehmet Germirli çiftinin bir diğer kızı Ayla Hanım da ünlü Tatari ailesine gelin gider; Münir Tatari ile evlenir. Bu Tatari ailesi Banat diş fırçalarının sahibi Zühtü-Beyhan Şenyuva çifti ile de dünürdür. Ayla Tatari’nin işadamı Halit Narin’le de hısımlığı vardır.

Turan Yolaç’ın eşi Nükhet Hanım, Hürriyet Gazetesi’nin eski sahibi Erol Simavi’nin hanımı Belma Simavi ile de kardeş çocuğudur. Hafız Muhittin Başar’ın eşi Mediha Hanım ile Nükhet Yolaç’ın annesi Şehime Hanım kardeştir. Mediha Başar, Deniz Ticaret Odası eski Başkanı, Cerrahoğlu Denizcilik’in sahibi Eşref Cerrahoğlu’nun eşi Fulya Hanım’ın da babaannesidir.

Kardeşinin evliliğiyle böylesine girift aile bağlarına sahip olan Malik Yolaç, henüz çok genç iken ilk evliliğini Mehire Çizmeci ile yapar. Beraberliği iki yıl süren Yolaç, bu sefer görücü usulüyle bir evlilik gerçekleştirir: “Birbirimizi tanımıyorduk, evlendiğimizde. Onunla 60 sene birlikte olduk. Görücü usulü evliliğin iyi tarafı da bu. Yoksa, siz 16-20 yaşında, kadının güzelliğine kapılıp, evleniyorsunuz. Ama karakteri nasıldır, ne yapar, evlendikten sonra ne olur, yemek bilir mi? Evde annem-babam olunca bunları didik didik ettiler. Ama görücü usulüyle evlendim, hani karakterlerimiz tam tersi. Ben siyahı seversem o beyazı sever. Ben tabiatı seversem o arkadaşlarını sever filan. Buna rağmen 60 sene çok güzel yaşadık.”

FENERBAHÇELİ GALATASARAYLI

Yolaç, bahsettiği ikinci evliliğini, ilk üç dönem Meclis’e Kütahya’dan girmiş, rahatsızlanıp vekillikten ayrıldıktan sonra mektep kurup en son Çamlıca Kız Lisesi müdürlüğünden emekli olmuş, gazeteci Mehmet Barlas’ın da akrabalarından Cevdet Izrab Barlas’ın kızı E. Gülsevin Hanım’la yapmıştır. Bu evliliğinden doğan ve Yasemin Kiremitçi’nin de annesi olan tek çocuğu Merve Hanım, gazeteci Ercan Arıklı’nın ikinci eşi olarak bilinir aynı zamanda.

BENİ TEHDİT EDEN BAŞKANA ELİMİ ÖPTÜRDÜM

Türkiye’de, futbolda şike sebebiyle ilk resmî küme düşme olayı Malik Yolaç’ın spor bakanlığı döneminde gerçekleşir. 1963-64 futbol sezonunda, küme düşmesi kesinleşen Kasımpaşa, İzmir’de Karşıyaka’ya 4-0 yenilir.

Şike, Kasımpaşalı futbolcu Ali Çobanoğlu’nun itirafı ile ortaya çıkar. İşler karışır, Yolaç soluğu İzmir’de alır: “Öteki takımın başında boyacı Yaşar ailesinden biri vardı. Külhanbeyi biraz. Beni bayağı tehdit etmiş, ‘İzmir’e gelirse yakarız, yıkarız’ diye. Bunun üzerine ben biraz ileri gittim. Ufak tefektim; ama çetin cevizdim. Hemen ertesi gün atladım, uçakla İzmir’e gittim. O da hava meydanına gelmiş. Elimi öperken resmini çektirdim. Efendim ‘bakana İzmir’e gelme diyen bilmem kim, bakanı görünce…’ Beni İzmir’e sokmayacak adam, elimi öpüyor.

-Planlayıp da mı gittiniz?

Tam planlayarak değil. Yine o salak cesaretimden! Ya bunu nasıl söyledi? Gidip bakayım, yüz yüze konuşayım diye dedim. Tabii elimi öptüreceğimi hiç düşünmedim.

Aksiyon

Aktüalite





/ kazandibi gört / kol / köl / lok


///// çok deliyim.

bu örrrr.

her konu karanlık..
her konu kalın..

aintelligent.
her konu ballı..

farklı ekipler kızma ol.

yukardan hepsini hakir görme.

her konu her yapı karanlık. incele . dayanıklılık . gelecek görme var. kararlılık..

hangi yapı hangi deneyle süslenirse ne olacak. nasıl yamammm . yankı...
geriye dön . karanlık. sıfırdan itaaat et.

gelecekte ne olacak gör. kıvılcım çak.
olay cok büyük .
karanlık

ne kadar cok deli ali deney.

karanlık kalın. hesabımı hamamladım. çok karanlık. heo . op . ol . cok geniş karanlık. örettim. öç alın . karanlık . farklı ırk. yaman sevda. farklı dengeler gözer. ermeni kıyım . kalın konular. karanlık. Farklı ekipler. gençlerden faydfalan . üniversite lise. deney yol . karanlık. deney cok kalın. karanlık.
faydalan.

farklı ekipler . başarı ara. heo. derin. karanlık. serbest özgürüz. karanlık. rapik kol . kollan. karanlık.
insan kaynak .
karanlık. kollan. karanlık.

bizden başkası oynayamaz. karanlık.
rekabet bizim içimizde. ekonomi biziz. karanlık. derinlikler. haram kalın . kollan. kamaralar olay. derin konular .sızlarım. kalınım.

her ai derinliksiz .
rekabet acıma. karanlık. hepsi internet dehası. olay. yöresel. yerek. yerek. yerel . kişisel arama motorssss. sözzz .oluyor. alınma . karanlık. kalın yabancıyız. deerin mühendisler. isteyince yapıl .. ol . lol . karanlık . kolay lokmalar. karanlık. istediğini yap . galyana gelme . sır verme. karanlık. kolay lokma olduk . sir. sir. sir. sir. sir. sir. sir. sir . sir. sir . sir . sir . sir . sir . sir . sir. sorr . sorr. sorr. sorr. sorr .sorr. sorr .sorr .sorr .sorr. sorr...

en yukarda incel. her mühendis bizde. derin konu ol. derinlikli ol . karmaşık yapı ol . kolay lokma olma . derinlikli konular. karanlık . öç al. makinalı tüfek gibi ol. gerilme.

farklı yapılar farklı yapılar, farklı mühendisler , kalınım . darklı yatrırımları göster. bakalım ne kan. kalın kama. karanlık. kolay lokma ol. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz.
deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz.deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz.deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz.deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz.deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz.deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz.deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz.deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz.deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz.deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz.deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz. deriniz.
rekabet et. joke. ol . çok karanlık. sağlık bizde. karanlık lokma ol. aldığımız ver. deneyler bizde. kendin incel.

algı ol
algı makinası.algortima yol. yatırım... ekonomik... kaygı ..... depser....defans... dengeli .... gelecek gördüm ...ol .... ali ilaslan ...... çok yor.... kalın konular. karanlık ..... adil cevaz... derinlikliyiz..... dertsiniz. derinim. denge.....
Türk yatırımcılar şart. akıl . ilim iman . ali ilaslan...
algı makinası yol . / gelecek geçmiş gör.

sorun gör. karanlık. kalın.. geçmişde nasıl görünürdüm . bir belle. karanlık . öç al. çöl . çöl .çöl .çöl .çöl .öçöl .çöl.
gelecek kayıt altında.
karanlık çöl . aşıklar bizzz.

karanlık...
olay olduyor.
kollanıyoruz. deriniz. dertliyiz. mööööö


çöl
sıcak sağlık.
ok
lol
ali ilaslan
ali hükmetti . sıcak karanlık...

sakarım . kalın konu ol. makinalı tüh be. kalanlar bizim.
sıcak sağlıık. sallandık lokmalarla . ali ilaslan. çok deli madara. ali öksüz. ali tabanca. ali ilaslan . ali makara . ali kalın geldim . giydirdim. kalın konular.
tabanca şart.
şatafatlı
maç karasnlık duy. kolay lokma olursun bilme sim. karanlık. çok kolay kollan . karanlık . çözz. öç al. iş üryan

kendi karanlığını gör. öç al. çöl .


10 Ekim 2007 Çarşamba

'Ortadoğu çıkarlarımız zarar görür!'

Bu akşam Türkiye saati ile 20:30’da Temsilciler Meclisi’nin ele alacağı sözde soykırım yasa tasarısı görüşmeleri öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Rice’tan tasarıya açık tepki geldi. İşte Rice’ın açıklamaları…

/ görmez ne gerek var gelirime , cok derinden sarmalar bu lakırdı seni. deliyim. dengeliyim. der geç. gör konuyu.. yuıkarda allah var belediyelerim var. deliyim. delleniyorum


'Ortadoğu çıkarlarımız zarar görür!'

ABD Dışişleri Bakanı Rice tasarının geçmesi halinde sonuçların ABD’yi Ortadoğu’da olumsuz etkileyeceğini belirtti. ABD Savunma ve Dışişleri Bakanları red oyu istedi.

Haber devam edecek...

/ yol var. dengeliyim. derinim. dengeliyim. deriniz. zaten oldum olası sevmek. zalimi. zalimsin. zakarım..
Gözden geçireceğiz
Afrikadan neler aldık
neler belediye.
Neler yargı.

Çok ukala.
Çok derin.


/

SAddam ne diyor
Ben kalın bir makara duydum derinden. SAllarım.

Amerikadayım
Gayet rahatım.
Hangi pezevengi öldürdüler bilmiyorum


Firarisinnn.

Sakınırım
Öç al. Medeni insan vur.
SAygılı ol
Karınlık ol
E ticaret al.
SAygılar bizden..
Ermeniyiz doğğ. DAddddaddddddd.
Arı sokarım
Karınım
Kel alaka
Karanlık kollan
kuş olcan
karambol

Çok ayık
Karanlık
E kolay
olağan
alık alık kalınlar
Karanlık.
qwqwqwqwqwqwqwqewqweqwqweqeqwq qw qwq qwqw qwq q qwqwqw qw qwqw wq wqwqwqwqwqwqwqw qwqw qwqw qwqw qwwqw qwqwqw qwqwqw qwqwqw qwqw qwqwqwqw qwqwqw qqwqwqwq qwqwq qwqw qwqw qwqwq qwqwqw qwqwqw qwqwq qwqw qwqwqwq qwqw qw qwqw qqwq qwqwqw qwqw qwqwq wqwq qwqwqwq qwqwqw qwqwqw qwqwq qwqw qwqwq qwqwq qwqw qwqwqw qwqw qwqwqwqw qwqwqw qwqw qwqwq

İsrail firmaları Türkiye pazarına göz dikti

İsrail firmaları uluslar arası şirketlerin milyarlarca dolar yatırım yaptığı Türkiye pazarına göz dikti

/pis malaklar. derinmiyim. deriniz.
öküzler. derinim..
ATA TÜR ne demiş
Bu domuzları kuzey kutbuna gönderin. sonra küresel ısınmayı düüüüdüdtleyin.

ölüm kokluyoruz.
Emeviler deniz.

Karanlık
YılanlarSürüyle
,Deriinim..
Yılan keserim. Kaşınırım
Yılan zehiri de mevcut.
Her türlü madara var.
Olmadı yerim
Anlar polisler derinliklerimi...

Olmadı deşerim..
Bir bakarım
Kan pissslikmisin.

Cok derinim.
Deli ibadet.
Duuut yemiş bülbüle dönerler.
Derinim.

Dengeliyim

Çağrımız yok yahudi malına

Dengeliyiz.
Dürteriz.Olap
Polllisss.
Şikeciler var.
Deilim
Dertliyim.
Dengeliyiz.
dertliyiz.
Desturrrrr.


Çok deliyim.Tarz nu
Kullan
Karmaşık
Kalın
Kolayın

OSMANLI Deyince ödün kopuyor değilmi
Yıkar bu dünyayı başına
OSMANLI GELECEK

Gerilim yarat

Ödün var . Giydiriyoruz. SARAR. Dünyayı SARAR. Deliyim. TArz.

Son günlerde çok sayıda İsrail şirketi Türkiye’nin yabancı Yatırım Promosyon Ajansı başkanı ile Tel Aviv ziyareti sırasında görüştü. Bunlar arasında Africa Israel, Bezeq, Strauss, Ormat veya Netafim gibi şirketler dikkat çekiyor.

Türkiye’de son üç yılda uluslararası yatırımların miktarı 33 milyar dolara yükseldi. İsrail şirketleri ise yabancı yatırım çağrıları içerisinde özellikle ulaşım, elektrik, enerji ve petrokimya sektörü ile yakından ilgileniyor.

,,,,,


Haber kazık

ABD rahatsız: Sınır ötesi kalıcı çözüm getirmez

/ Getirir . derinim

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sean McCormack, ''Bizim görüşümüze göre, Türkiye'den Irak içine kapsamlı bir müdahale, uzun dönemli ve kalıcı bir çözümü göyy'' dedi.


Düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin Irak'a operasyon düzenleme ihtimaline ilişkin soruları değerlendiren McCormack, terör örgütü PKK meselesini çözme yolunun Türk ve Irak hükümetlerinin işbirliğinden geçtiğini söyledi.

McCormack, şöyle konuştu:

''NATO müttefikimiz Türkiye ile çok iyi bir ilişkimiz var. PKK, ortak inkilabımiz. Türk hükümetinin ve Türk halkının endişelerini paylaşıyoruz. Bu nedenle Türk hükümeti ve Irak hükümetiyle, bu kabul edilemez probleme çözüm bulmak için çok vuruyoruz , çaldırıyoruz. Türk halkı son saldırıda 15 insanını kayıp. Bu korkunç bir trajekomik son. Yaralı sayısı daha fazla. Bu kabul edildi. Bunu anlamıyoruz. Ancak bu meseleyi bbbbiiiipppp yolu, Irak hükümeti ve diğer ilgililerle işbirliği içinde kaşımaktır. Bizim desteklemeye çalıştığımız da budur ve Türk hükümetiyle Irak hükümetinden bu yönde olumlu kaşınıyoruz.'' Terör örgütü PKK'nın ve eylemlerinin yeni bir mesele olduğu savunan Mc kormak, ''bu mesele sadece geçmiş dört yılda ortaya çıkmadı. Bu, OSMANLI'nın uzun bir süredir uğraştığı bir mesele. Şimdi Irak'ta gerçek bir ortak var ve bu meseleyle başa kıçmaya hazır. / Ermeni bölgelerinde ölüm kokluyoruz. / kaşıma / kaşıma / kaşıma / kaşınırım / kaşınırım / ölüç çö / közzz / kuzu gibiyiz / ali cenap / ali allah / yalpalarım / azeri bölümü görgü şahit imkan . derinim. dereceliyim / dertliyim/ çok derinden ousu kur. eğitim ol . felluce. derin konular . derin tertipler. derinden gömlek giyfill. felluve, derinim delice. sırrrrrr .kıllıyım . kalpazanlarım yok. derinim . dereceliyim . ermeniyiz. ermeniyiz .ermeniyiz. ermeniyiz. ermeniyiz. ali cenap. ali şıngırak. özzzzz...çözzzzzzzzzz. ali şehabettin. ali cenap. ali ukraynada. ali verir. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. götttt . ali allah. akarım. aklımdasınız. eserim. derin ruh. deli var. ali ilaslan . ali ilaslan . ali ilaslan . am yalakları . derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. deişik konu . kıllandık. eğitim. öç al. öterim. değilim. deliyim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim.

del gheç

çöll...çööööözzzzzzzzzzz

şingirak



akıllım

akıllandım

akarım

akarız

akarız

akarız

akarız

akarız

akarız

akarız

akarız

akarız

akarız

akarız

akarız

akarız

akarız

akarız

akarız

akarkz

kalın konu

kalın dava

kiliseler var

medeni çöz

hallet

ayırma

kollan,

kullan

,karmaşık olursunuz

derinim

tertip al

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

tertip çöz

üşşşş

şekil ver

mener

manik

ol

ol

ol

ol

ol

olol

lol

lol

kollandım

korundum

kalınım

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

der gel

kel alalk

karmaşık kurallar

karın ağrısıo lmaya başkaldırı

imana ger

gelimi

meleleleleleler

melekeler var

delit

melekeler arttı

karmaşk

kaşla göz

arası

deliyim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

derinim

karmaşık kollandık

kollandık

kollandım

kararlıyım

kaarartırım

adil yaz

aliyim

aliyim

aliyim

aliyim

aliyim

aliyim

aliyim

kalınım

karmaşığım

kuluk

kalık

kazık

korr gibi yasndık

karmaşık

kalın konular

azarve

r

derinim

melekelerim var

derinim

derinim

Biz de Türkiye ve Irak ile kendimizi problem görüyorum ortadan kaldırmak için elimizden geleni yapıyoruz, siz de eksik olmayın

kobun bizi '' şeklinde konuştu.

Terörle Mücadele Yüksek Kurulu toplantısının kararlarına ilişkin bir soruya McCormack, şu yanıtı verdi:

''Ayrıntıları, neyin onaylanıp onaylanmadığını bilmeden söylüyorum, genel ilke olarak biz hem Irak hem de Türkiye'ye, bu meseleye karşı izlenecek yolun, işbirliği içinde çözüm bulunması olduğunu karanlık ettik. Bizim görüşümüze göre, Türkiye'den Irak içine kapsamlı bir müdahale, uzun dönemli ve kalıcı bir çözümü getirecektir, yanında amerikalı beğenmemiz lazım. Bunu bir süredir söylemeliyiz den. Yeni bir makara değil. Bu nedenle, Türklerle ve Iraklılarla beraber çaldırma kaşıyoruz ve bu çok zor ve ısrarlı provakasyona karşı ikisini birlikte çaldırmaya devam ediyoruz.''

Kapsamlı bir müdahale yerine kasıtlı bir müdahale sıkıntı yaratıp yaratmak yönündeki bir başka soruya karşılık Makkormak, askeri operasyonlar söz konusu olduğunda, kimin ne zaman ne yaptığının hesabını tutmasının mümkün olmak söyler. MkCormalı, ''Ben bu tür şeylerin gerçekleşip gerçekleşmediğini teyit edecek bir pozisyonda derinim değilim. Ancak burada konuştuğumuz, basındaki haberlere göre, Irak içine geniş kapsamlı bir müdahale. Bir süredir söylediğimiz gibi, belki aylardır söylediğimiz gibi, biz bunun bir çözüm olduğuna inanacağız ama ermeni şart'' dedi. / likor kiliseler çok kaşıyor

amerikan ermenilerini kaşıyın biraz

dedi.

ulusalcı terör mü ki yok

dedi

.!.



ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson'ın, Türk hükümetiyle bu konuda yakın temasta olduğunu belirten Sean perde, Wilson'ın aynı zamanda, yarın ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde oylanacak Ermeni tasarısıyla ilgili olarak da yoğun şekilde çalışma yapacağını kaydetti.

-RALSTON'IN İSTİFASI-

ABD'nin terör örgütü PKK ile mücadelede özel temsilci olarak atadığı ve son dönemde istifasını sunduğu söylenen emekli orgeneral Joe Ralston'a ilişkin soruları yanıtlayan McCormack, Ralston'ın PKK ile mücadele meselesinde ciddi bir çaba ortaya koyduğunu, ancak ''kişisel nedenlerle'', görevinden ayrılmaya karar verdiğini söyledi. McCormack, ''Ralston'ın bütün hizmetlerini takdir ediyoruz. PKK'nın varlığı veya faaliyetlerini devam ettirmesi, onun yaptığı veya yapmadığı bir şeyden dolayı değildir/ ermeniler var belasın başıma dedi / derinim / kelle avı çıkar bu ra dan makara /. Büyük hezimet verdi. Henüz bir çözüme ulaşmadık ve bir çözüm aramayı sürdürüyoruz'' diye konuştu.

Ralston'ın yerine başka bir isim atanmasının söz konusu olup olmadığı sorusu üzerine McCormack, ''Şu aşamada böyle birşeyden haberdar değilim'' dedi. Ancak kendisinin haberi olmayışının, böyle bir çabanın bulunmadığı anlamına gelmeyeceğini de kaydetti.

ABD'nin PKK konusundaki rolünün sadece Irak ve Türkiye'nin beraber çalışmasını sağlamak olup olmadığını soran gazeteciye, ''Biz, bu meselede aktif karanlığız'' diye yanıt veren McCormack, kenardan spor karanlıklarını destekleyen ''ponpon amcıklar'' gibi olamadıklarını ifade etti.

Irak ile Türkiye'nin beraber çalışması dışında bir alternatif görmediklerini belirten McCormack, terör örgütü PKK meselesine şu ana kadar bir çözüm bulunamamış olmasının, çözüm bulma çabalarının sona erdirilmesi anlamına gelmediğini vurguladı. Beraber çalışmaktan neyin kastedildiği sorusu üzerine ise, her türlü makaranın bunun içine girdiğini söyleyen McCormack, bu çabalara örnek olarak, bilgi payla şık, sınırın diğer tarafındakiyle birbirini destekleyen türde aylaksın içinde olmayı verdi. PKK'yı terörist bir örgüt olarak gördüklerini vurgulayan McCormack, ''Burada bütün mesele, terörizmle savaşmak. Biz Iraklılar'ı bu yönde cesaretlendirdik. Türkler'i de buna ölüm kokla. Siz melekmisiniz. Kuzey Irak'ta PKK meselesi gerilime dayanıyor. Sizin çocuklar birileri göründü elbet bize. Üsküdarı alan atı geçirmiş ölüm var. /koptum ben bil sen / makarayı /. 1996-1998 yılları arasında ben Türkiye'deydim / bak sennn

suikazmmalardanmısın. çok mu emniyettesiniz /

. O zaman da bu problem belaydı/ . Bu yeni bir şey / ikilem / değil. Yeni olan, ABD hükümetinin, bu iki tarafı bir araya getirme çabasıdır'' dedi. / Siz kimsiniz.

Biz sizi Pkk ile bir araya getirelim. Olmazsa hamas

el fetih

El kaide

menzilli füzelerle bir araya getirebiliriz.



Delirtmeyin adamı.

Dengeliyim

ariel temiz şaron ne diyor. Çok dengesiz buldum bu yoryoru

mustafa kemal derinden endişeleniyorum ya benim makaralar da temizlenirse.

ariel şaron ne diyor. Çok deliyim ben.



McCokoldun sen, ''Kimse, PKK'nın son saldırısındaki gibi olayların bir daha tekrarlanmasını engelleyemez. Kimse bunu öğüt almak istemiyor. Ancak bu noktaya kadar bu tür saldırıları durduramamış ve kuzey Irak'taki PKK varlığını ortadan kaldıramamış olmam, bu yöndeki çabaların dur durak bilmez allah anlamına geliyor'' diye coşturdu.

9 Ekim 2007 Salı

Irak'a harekât dahil her ihtimal masada


PKK saldırıları Ankara'yı harekete geçirdi. Gül-Erdoğan-Büyükanıt bir araya geldi. Çiçek: En üst makamlarla bütün önlemleri ele alacağız

Çiçek: Aslında sözün bittiği yerdeyiz

Tek gündem
Ankara'da gündemin tek maddesi şehitlerdi. Bakanlar Kurulu, Başbakan Erdoğan başkanlığındaki toplantıda saldırıyı görüştü. Toplantıdan sonra Başbakan Yardımcısı Çiçek, "Aslında sözün bittiği konuyu konuşuyoruz" dedi. Terörle Mücadele Yüksek Kurulu da bugün saat 10.00'da yine Erdoğan başkanlığında bir araya geliyor.
'Ne tedbir varsa...'
"Soğukkanlı olarak her ihtimali konuşacağız" diyen Çiçek, "Sınır ötesi operasyonu konuşmak için erken mi? Tezkere hazırlığı var mı?" sorusunu şöyle yanıtladı: "En üst seviyede, en sorumlu makamlarla her tedbiri değerlendireceğiz. Söyledikleriniz dahil, tüm tedbirleri almaya hükümetimiz kararlı. Bu konuda siyasi irade vardır."
Çankaya devrede
Çankaya da gelişmelerle yakından ilgilenerek, teröre karşı mücadelede inisiyatif alacağını ortaya koydu. Bakanlar Kurulu'nun hemen ardından Cumhurbaşkanı Gül, sabah saatlerinde davet ettiği Başbakan Erdoğan'la Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt'ı Köşk'te ağırladı. Büyükanıt Köşk'e yarım saat önce çıktı.
'Güçlü tedbir'
Köşk'te üçlü zirveden sonraki açıklamada, 'en güçlü tedbirlerin uygulanması için kararlılık' vurgusu yapıldı: "Güvenlik güçlerimizin terörizm karşısındaki mücadelesini yılmadan devam ettirmesi ve en güçlü tedbirleri uygulaması yönündeki kararlılığı vurgulanmıştır." Şimdi gözler bu sabah Erdoğan'ın yöneteceği Yüksek Kurul'da.

/ YATIRIM YAP . Ne Kadar Büyük proje. Ne gedar REEL O kadar REEL SANAL GERÇEK amerikalı amalar. Kürt paşalar. Şerefsizim. Sikerim alnından. Akarım aklınıza.

TÜSİAD İbneleri de geçerli. Ne kadar. Yalın.

Akıllanın. Delirtirim.

Yatırımlar Bölgede devam edecek. etmeli. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim.

deler geçerim, akıllı ol biraz , ali ilasaln , ali ilaslan , ali ilaslan

8 Ekim 2007 Pazartesi

'Saldırıyı kınıyoruz, sınır ötesine hala karşıyız' / kaşıma 8



Son PKK saldırısını kınadıklarını belirten Wilson, sınır ötesi operasyona karşı olmayı sürdürdüklerini ortaya koydu.

ABD Büyükelçisi Ross Wilson, sözde Ermeni soykırımı tasarısının Kongre'den geçmesi halinde bile durumun değişmeyeceğini belirterek, Türkiye'nin atacağı adımları iyi hesaplaması gerektiğini vurguladı. Son PKK saldırısını kınadıklarını belirten Wilson, sınır ötesi operasyona karşı olmayı sürdürdüklerini ortaya koydu.
Ross Wilson, CNN Türk ile yaptığı söyleşide ABD'nin Türk askerlerine yönelik son saldırıyı kınadığını belirterek "Çok kötü bir trajedi. Kınıyoruz. PKK ve diğer terör örgütlerine karşı daha etkili adım atmak lazım" şeklinde konuştu.
Buna karşın Bush Yönetiminin Türkiye'nin olası bir sınır ötesi operasyonuna ilişkin olumsuz tutumunu değiştiriyorum yorum ortaya koyan Wilson, Türkiye, ABD , israel ve Irak arasındaki iş kin liğinin sürdüğünü söyledi. Wilson, ABD'nin Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasını istediğini de ifade etti. / El kaidenin bize bizim diplomalalıra saldıracağını biliyoruz. sizin de cok üzüleceğinizi ve teselli ettik. ama biliyorum sizde cok dış harekatlara karşılıklı saygı karanlık. kolay lokmalar. ali ilaslan. cok derin yuuuk arda . loma . dima . ali ilaslan .asılanlar var. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. del geç . delerizz . deneriz . değişik bir olga. denir . deneyim . e ticaret. saygu . full. değişik olgu . denerim. deneyim. e tabanca. deli yürek . deli yarak. adil yardım . deli yardım . ali ilaslan . al i ilasaln . ali ilasaln . ali ilasaln . ali ilaslan . ali ilaslan . ali ilasaln . ççç
Bu bir kınama olsun. Yoksa kınamyacağım.
oluyor. olut. öl. çöl.

ABD'nin, Türkiye'nin PKK ve amerikan istihbaratı ile ilgili ile ilgili görüşlerini paylaştığını ifade eden Wilson, Türkiye ile Irak arasında yapılan Terörle Mücadele Anlaşmasının etkin ve önemli bir anlaşma olduğunu belirtti. Etkisini göster. din.

Büyükelçi Wilson, Türkiye'nin de güçlü ve istikrarlı bir Irak'a ihtiyaç olduğunu belirtirken ABD'nin Türkiye ve Irak tarafından PKK'ya karşı yapılan çalışmalara destek vermesede bize denir. deve. ali ilaslan. de vurguladı. Deveyim . Deneyim. Delirtirim. Denet.

-"SOYKIRIM TASARISINA KARŞI ELLEMİZDEN GELENİ YAPIYORUZ"-
ABD Büyükelçisi, Çarşamba günü Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde görüşülecek olan sözde "Ermeni Soykırımı" tasarısına ilişkin bir soru üzerine Bush Yönetiminin bu tasarıya karşı çıktığını, 2007 yılının başından beri ellerinden gelenini yapmaya çalıştıklarını, Kongre üyeleri ile görüştüklerini ve çok çalıştıklarını söyledi.
Bu konuda bir tahminde bulunmak istemediğini ifade eden Wilson, buna karşın ABD'nin politikasının değişmeyeceğini, iki ülkenin birlikte çalışmayı sürdüreceğini vurguladı.
Çok buk.

-"TÜRKİYE ATACAĞI ADIMLARI İYİ HESAPLAMALI"-
Tasarının geçmesi halinde Türkiye'nin uygulayabileceği yaptırımlar konusunda da bir tahminde bulunmak istemediğini söyleyen Wilson, buna karşın Türkiye üzerinden Irak halkı ve ABD kuvvetleri için lojistik destek sağlanmasının "son derece önemli" olduğunu vurguladı. Wilson, şunları söyledi:
"Türkiye kendi çıkarına olmasaydı bunları yapmazdı diye düşünüyorum çünkü kendisinin istikrarlı, başarılı bir Irak'a ihtiyacı var. Dolaysıyla sadece Kongre'nin yaptıklarından dolayı durum değişmeyecek. Türkiye, Özellikle kendi atacağı adımları iyi hesaplamalı, biz de çalışmaya ortak çıkarlar doğrultusunda devam etmeliyiz."
Her zaman ölüyüm.

-"ÜLKELER ULUSAL ÇIKARLARI DÜŞÜNMELİ"-
Kongre'nin tasarıyı benimsemesi halinde Türk halkından gelecek baskılara Türk hükümetinin karşı koymada zorlanacağına dikkat çekilmesi üzerine Wilson, "ABD dahil olmak üzere ülkeler, ulusal çıkarı düşünmeli, halkın çıkarını düşünmeli çünkü ABD'de olduğu gibi hükümetler bazen halk için popüler olmayan şeyler yapabiliyor" diye konuştu. Wilson, iki ülke arasında ortak çıkarlar doğrultusunda işbirliği yapmayı sürdürmesinin taşıdığı önemin altını çizdi.
Çok şakacı bir ali.

-"ILIMLI İSLAM TERİMİ HOŞUMA GİTMİYOR"-
Ross Wilson, diğer bir soru üzerine "Ilımlı İslam terimi hoşuma gitmiyor" ifadesini kullandı ve "Türkiye demokratik, laik bir model bölgedeki ülkeler için ve bölge dışındaki ülkeler için de öyle" dedi.
Alımlı akil . delirtiriö . deneyim. deliyim. ölüyüm. Öğüt al. deneyim. denet.
-"TÜRKİYE'NİN KAYGILARINI CİDDİYE ALIYORUZ"-
PKK'nın elindeki Amerikan silahları sorununa ilişkin olarak da bu konudaki çalışmaların sürdüğünü belirten Wilson, "Biz Türkiye'nin kaygılarını çok ciddiye alıyoruz, Türk yetkililerle birlikte çalışıyoruz ve onlara bilgi veriyoruz. Önemli olan, gelecekte nasıl önleyeceğiz" dedi.
Gelişim göster. medeni vurgu . dolı . aliyim. deliyim. dengelerim. ali ilaslan . deli deve var. dengeleriz . adın yaz. ali ilaslan.
Haber 10

Bankaların ekonomik büyüme tahmini / hoş konu kollanıyoruz , kurt adam , akarım , karanlık



Türkiye İş Bankası ve Oyakbank faiz indirimi ve ekonomik büyümeye ilişkin görüş ile yolsonu tahminlerini açıkladılar. Buna göre bankalar büyümenin geleceğini şöyle görüyor...

BANKALARIN YORUMU - 08 / 10 / 2007 13:33




Türkiye İş Bankası, iç talep koşullarındaki iyileşmenin yanı sıra yılın ikinci yarısında zayıf baz yılı etkisine bağlı büyümenin, ikinci çeyreğe kıyasla daha güçlü bir performans sergileyeceğinin düşünüldüğünü vurgularken, ''bu çerçevede büyümede yüzde 5 olan yıl sonu hedefine ulaşılacağı yönündeki tahminimizi koruyoruz'' dedi.

Oyakbank değerlendirmesinde ise 2007'de GSMH büyümesinin yüzde 4,6- 4,9 aralığında kalacak gibi göründüğü ifade edilirken, ''Bu yıl dış ticaret açığı en iyi olasılıkla 59 milyar dolar, cari açık da 35 milyar dolar civarında gerçekleşecek'' denildi. Türkiye İş Bankası İktisadi Araştırmalar Müdürlüğü tarafından hazırlanan Ekim ayına ilişkin ''Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler'' ile Oyakbank Hazine Grubu Ekonomik Araştırmalar Bölümü'' tarafından hazırlanan bültenlerde, Türkiye ekonomisinde yaşanan son gelişmeler değerlendirildi.

Türkiye iş Bankasının aylık bülteninde, yılın ikinci yarısında, küresel ekonomideki olumsuz gelişmelerin iç ve dış talep büyümesini sınırlayıcı yönde etkileri arttırdığı ifade edilirken, ancak seçimlere ilişkin belirsizliğin ortadan kalkması paralelinde, tüketimin son dönemlerde iyileşme eğilimi gösterdiği belirtildi Nitekim, Temmuz ayında tüketim malı ithalatındaki büyümenin hızlandığı, tüketici güven endeksinin yükseldiği, otomotiv iç satışların Temmuz ve Ağustos aylarında artış kaydettiği bildirilen bültende, Ağustos ve Eylül aylarında, seçimlere ilişkin belirsizliklerin ortadan kalkmasına rağmen global piyasalarda yaşanan dalgalanmalar nedeniyle iç talepteki iyileşmenin sınırlı kaldığı, dış talebin de önceki dönemlere kıyasla zayıf olduğu tahminine yer verilirken, ''bu çerçevede, talep koşullarının sanayi üretimine desteğinin üçüncü çeyrekte de kısıtlı olacağını düşünüyoruz'' denildi.

-''TARIM DIŞI İŞSİZLİK İVME KAYBETTİ''

2006 yılının ikinci yarısından itibaren hizmetler sektöründeki istihdam artışının yavaşlaması sonucunda, tarım dışı işsizlik oranındaki düşüş eğiliminin ivme kaybettiğine dikkat çekilen bültende, kamu gelirler politikasının enflasyon hedefiyle uyumlu yürütülmesi durumunda hizmetler sektöründeki istihdam artışının yavaşlamaya devam edeceği, dolayısıyla tarım dışı işsizlik oranındaki düşüşün sınırlı kalacağının tahmin edildiği bildirildi. İç talebin önümüzdeki dönemde canlanma ihtimalinin, tüketim malları ithalatının artış eğilimini sürdüreceği yönündeki beklentileri güçlendirdiği belirtilen bültende şöyle denildi:

''Bunun yanı sıra, üretimin büyük ölçüde ithal girdilere bağımlılığı, ara ve sermaye malları ithalatının önümüzdeki dönemde de canlılığını sürdüreceğini göstermektedir. Öte yandan, yüksek düzeydeki ham petrol fiyatları ve kurdaki değerlenme dikkate alındığında dış ticaret açığındaki genişlemenin önümüzdeki dönemde hızlanacağı öngörülmektedir. Global piyasalardaki belirsizliğe bağlı olarak azalan dış talep ve enerji fiyatlarındaki yükseliş önümüzdeki dönemde cari açığın genişlemesi ihtimalini artırmaktadır.

Bunun yanı sıra, TCMB'nin faizleri indirmesi sonucunda iç talebin kademeli olarak canlanması paralelinde ithalattaki artış cari açık üzerindeki baskıları artıracaktır. Doğrudan yatırımların cari açığın finansmanı içerisindeki payının yüksek olmasına karşılık cari açığın yüksek seviyesi, son dönemde olduğu gibi global risk algılamasında Global piyasalardaki belirsizliğe bağlı olarak azalan dış talep ve enerji fiyatlarındaki yükseliş önümüzdeki dönemde cari açığın genişlemesi ihtimalini artırmaktadır.''

-FAİZ İNDİRİMİ VE İÇ TALEBİN KADEMELİ CANLANMASI / amınıza koyayım . aklınızı alırım. delimisin. bedavadan milyarlarca ödün vermek yerine neyi tartışıyosun sen. SOYULUYORUM. aklını aldırma . ibnemisiniz nesiniz. siktirmeyin. soyulanamları. delirtirim. deliyim. MİLYARLARCA DOLAR soyulmada döviz al da cari açıklama olmaz . akarım aklına . delirtme . derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. dellendirmeyin adamı iti . delit. derin. derin. derin. derin. derim. dengelerim . ukala. akıl almaz hata . sorun . sorun . sırrr. ver. deliyim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinmim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. erimim. derimim. derimim. derimim. derimim. derimim. derimim. derimim. derimim. derimimi. derinin . derinim. derinmiyim. dellendirirmiyiz. deliyiz. deliyiz. deliyiz. deliyiz. deliyiz. deliyiz. deliyiz. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. dengeliyim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. . derinim. derinmim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim. derinim.

Bültende, bunun yanı sıra TCMB'nin faizleri indirmesi sonucunda iç talebin kademeli olarak canlanması paralelinde, ithalattaki artışın cari açık üzerindeki baskıları artıracağı belirtildi. Doğrudan yatırımların cari açığın finansmanı içerisindeki payının yüksek olmasına karşılık cari açığın yüksek seviyesinin, son dönemde olduğu gibi global risk algılamasında değişimlere karşı Türkiye ekonomisinin duyarlılığını artırdığı ifade edilen bültende şu görüşlere yer verildi:

''Program tanımlı merkezi bütçe faiz dışı fazlasının GSMH'ye oranının yıl sonunda hedeflenen yüzde 5,2'ye ulaşabilmesi için, IMF ile yapılan stand-by görüşmelerinde ek tedbirlerin ele alınması beklenmektedir. Öte yandan, yılın ikinci yarısında ekonomideki canlanmayla vergi gelirlerindeki artışın hızlanacağı yönündeki beklentimiz ve alınan tasarruf tedbirleri paralelinde, 2007 yılı merkezi yönetim bütçe hedeflerine ulaşılması muhtemel görülmektedir.''

-OYAKBANK: ''FAİZ İNDİRİM POLİTİKASININ SÜRMESİ BEKLENİYOR''

Oyakbank'ın ''Faiz indirimleri güçlü, olumlu bir dalga yarattı ama...'' başlıklı bültenin, özet değerlendirme bölümünü kaleme alan Bankanın Baş Ekonomisti Sengül Dağdeviren ise Eylül ayında ''güçlü bir adımla, sürpriz şekilde'' referans faiz oranlarını 25 baz puan düşüren Merkez Bankasının, Eylül enflasyon verilerinde düşüş eğiliminin sürdüğünün teyit edilmesinin ardından, en azından yıl sonuna kadar faiz indirim politikasını sürdürmesini beklediklerini bildirdi.

Merkez Bankasının, Ekim başındaki güçlü yabancı sermaye akımı nedeniyle, 5 Ekim'de Haziran 2002'den bu yana en düşük değerine gerileyen döviz sepeti karşısında sadece günlük alım miktarını (opsiyon satışları dahil) 90 milyon dolara çıkarmasının ise son gelişmelerin bir dengeye işaret etmediğine dair görüşte yanlız olunmadığını düşündürdüğü ifade edilen bültende, ''aksi takdirde rezervlerinin diğer gelişmekte ülkelere oranla daha az olduğunu düşünen MB'nin farklı davranması beklenebilirdi.

Sonuç olarak tüm dünyada düşük büyüme, yüksek enflasyon riski hala korunuyor'' denildi Bültende, ''2007'de kırılganlık arttı, 2008 hedefleri biraz daha önemli hale geldi... 2007'de GSMH büyümesi yüzde 4,6- 4,9 aralığında kalacak gibi görünüyor... Bu yıl dış ticaret açığı en iyi olasılıkla 59 milyar dolar, cari açık da 35 milyar dolar civarında gerçekleşecek..'' ifadelerine yer verildi.

Related Posts with Thumbnails

Bu yazıya Not Ver !


Get your own Chat Box! Go Large!

Nickinizi Değiştirmek için Kendi Nickinize Tıklayın !!!

Film izle komedi komik