26 Şubat 2007 Pazartesi

Patentin Ekonomik Anlamı ve Ekonomideki Yeri

Dünyada birçok ülkede yeni yüzyılın baskın yönelimi haline gelen bilgi ekonomisine geçiş ve bilgi toplumuna dönüşüm söz konusudur. Dünyada yaşanan iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerin, bilgi ekonomisinin oluşmasında rol alan etkenler ile çok yakından ilgili olduğu bilinmektedir. Bilginin kesintisiz, hızlı ve uluslararası ölçekte entegre ağlar üzerinde dolaşımı ve paylaşımının ekonomik değer yaratması üzerine kurulu olan bir dünyada yaşıyoruz. Bilgiye ulaşılabilirliğin geçmişe nazaran çok kolay olması ve bilginin daha hızlı bir şekilde işlenmesi teknolojik yeniliklerin geçmişle karşılaştırılamayacak kadar hızlı bir şekilde artmasına yol açmıştır. Bu ortaya çıkan teknolojik yenilikleri araştırma geliştirme faaliyetleri ile emeği geçenlerin faydalanmasını sağlamaya yönelik en önemli araç patent hakları olmaktadır.

Patent geçici bir süre ile diğerlerini buluş konusu ürünü üretmekten, kullanmaktan, satmaktan ve ithal etmekten belirli süre ile men eden tekel hakkıdır.

Patentin olmadığı bir ekonomik düzende, buluş sahibi ve rakipleri üretim maliyetlerini esas alacaklar ve rekabetçi bir fiyatta bir malı satarak yarışacaktırlar. Bununla beraber sadece buluş sahibi buluş yapmak için bir maliyete katlanmış olacaktır. Buluş maliyetini karşılayamaması onun üretim yapmasını engelleyecektir. Buluş teknolojik ilerlemeyi ifade etmektedir. Buluşun olmaması ekonomik refahı olumsuz olarak etkileyecektir. 18. yüzyıla kadar olan dönemde yapılan buluşlarda kazanç elde edilmesini sağlayacak bir teşvik sisteminin olmaması nedeniyle teknolojik ilerlemenin oldukça durağan olduğu görülmektedir.

Ancak 19. yy. ile birlikte patent haklarının tanımlanması ve buluş yapanların bu şekilde ödüllendirilmesi buluş faaliyetlerinde önemli oranda artış sağlamıştır. Buluş faaliyetlerindeki artışın ise, bu yüzyıldan sonra ülkelerin kalkınmasında son derece önemli etkiye sahip olduğu göz ardı edilemez bir gerçektir.

Bilgi Ekonomisi Temel Özellikler:

Ülkelerin dinamizminin altında yatan en önemli unsur bilgi üretimine dayalı bir ekonomidir. Bu ekonomide ham maddeye sahip olarak elde edilen zenginliğin yerini, yeni fikirlerin ortaya koyulması almaktadır. Bu fikirler önemli oranda teknolojik yeniliklerde kendini göstermektedir.

Dolayısıyla bilgi ekonomisinde “yenilikçilik”, ülkelerin refah seviyelerini yükseltmesini sağlamada en önemli kalkınma güdeleyicisi rolünü üstlenmektedir.

Bilgi ekonomisi olarak nitelendirebileceğimiz günümüz ekonomik düzeninin dört temel özelliği içerdiği söylenebilir. Dijitalleşme (internet ekonomisini, yoğun olarak da elektronik ticareti bu kapsamda değerlendirmek mümkündür), araştırma geliştirme faaliyetlerinin artması, küreselleşme ve insan kaynakları profilinde yaşanan radikal değişim (kurumların insan kaynaklarına dayalı yeniden yapılanması).

İnsanı, üretim faktörlerinden sadece biri olarak sayan 20. yüzyıl ekonomik sistemlerinin aksine, bilgi ekonomisinde fikirlerin çıkış noktası olan “insan” merkeze oturmaktadır. Bir başka deyişle, bireylerin zihinsel aktiviteleri neticesinde ortaya koydukları fikirler bu ekonomik sistemin temel unsuru durumundadır. Fikirlerin bu kadar ön plana çıktığı bir sistemde, bu fikirler sonucunda ortaya çıkan değerin korunması patent yoluyla sağlanabilmektedir.

Bir Hak Koruma Mekanizması: Patent

Bir firmanın gizlilik içinde bir ürün geliştirdiğini ve bunu pazara sunduğunu düşünelim. Bu durumda rekabet yeni ürün üzerindeki karlılığı birden yok edecektir. Böyle bir durumda herkes karlılığın ortadan kalkacağını göreceği için çok az kaynak buluş yapmak için araştırmaya ayrılacaktır. İşte bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak amacıyla patent bir hak olarak ortaya çıkmaktadır.

Geçici süre ile tekel hakkının buluş sahibine verilmesi ve diğerlerini bu buluşu üretmekten, kullanmaktan, satmaktan ve ithal etmekten belirli süre ile men etmek olarak patent, bir bakıma buluş sahibine ödül olarak verilen bir hak olarak tanımlanabilir. Bu anlamda patent buluş yapmak için yeterli güdü sağlarken, sınırlı süre ile tanınan hak olması nedeniyle rekabetin ve dolayısıyla rekabete bağlı olarak oluşan yararların ortadan kalkmasını önlemektedir. Bir başka deyişle patent, ekonomik sistemde hem buluş sahibini korumakta, ortaya koyulan çabayı ödüllendirerek teknolojik gelişmeyi güdülemekte, diğer yandan sınırlı bir süre ile verilen bir tekel hakkı olmakla rekabetin gerekliliği kamu yararına korunmaktadır. Patent böylece kişi ve kamu haklarının birlikte gözetildiği bir birbirini dengeleyen bir hak olarak görülmelidir.

Tekel Hakkı Olarak Patent:

Ancak patentin tekel hakkı sağlaması ve tekel hakkının liberal ekonomide çok olumlu bir kavram taşımaması ve fiyatları, rekabete dayalı bir ekonomik düzendekinden daha yüksek tutması nedeniyle eleştiri konusu olmuştur.

Patent sadece tekelin belirli karakteristiklerini, özellikle pazarda satılan bir ürüne ilişkin teknolojinin münhasır hakkını elde etmeyi içermektedir. Burada patentin, bir ürünün tekel hakkının elde edilmesine olanak sağladığı ancak pazar tekeline olanak sağlamadığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Patentin Ekonomik Anlamı ve Buluşların Ticarileştirilmesi:

Bilginin ticaretini geleneksel mallara göre yapmak çok daha zordur. Alıcı elde etmek istediği malı görmek isteyecektir. Görülmeyen ve dokunulmayan bir değere ödemede bulunmak ise alıcı için çok zordur. Bu açıdan patent buluş olarak çıkan bir fikrin ticarileştirilmesi anlamına gelmektedir. Kullanılabilme işlevine sahip olmayan bir buluş, pratikte hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Buluştan yararlanan toplum için buluş kullanılarak ürünler üretilmeli ve tüketilmelidir.

Ticarileştirme güdüsü bu anlamda patentler için en önemli argüman olarak ortaya çıkmaktadır. İronik olarak, ticarileştirme güdüsü patentleri haklı gösteren en önemli
neden olmakla beraber, patentlerin en fazla eleştirildiği konu olması açısından da ilginçtir. Eleştirilmesininedeni patentin kendisinin ticareti yapılabilir bir mal olarak ortaya çıkmasıdır. Buna en güzel örnekler “patent troll” olarak adlandırılan patent alım-satımı yapan teşebbüslerdir. Ancak bu eleştirilerin çok haklı olduğu kabul görmemektedir. Nedeni ise, patentin ticarileştirilmesi ve satışa sunulmasının, bir avukatın, doktorun ya da bankacının yapmış olduğu işten çok farklı görülmemesi gerektiğidir.

Patent ve Teknolojik Gelişme:

Patentin bilgi ekonomisinin en önemli girdisi olan teknoloji üzerindeki etkisi ise teknolojik gelişmeyi desteklemesi dolayısıyla olumlu bir nitelik taşımaktadır. Patentin teknolojik gelişme üzerindeki bu etkililiği ekonomide önemli sonuçlar doğurmaktadır. Bu anlamda son on yılda teknolojik gelişmeye katkıda bulunanları belirli bir sürede korumayı amaçlayan patente dayalı fikri mülkiyet hakları politika yapıcıları, şirketler ve çıkar grupları için anahtar bir faktör olmuştur.

Patentin teknolojik gelişmeye etkisine bir örnek olarak, ABD’deki 1970 tarihli Bitki Türlerinin Patentle Korunması Kanunudur. 1960’larda ABD’de yaklaşık 150 yeni bitki türü geliştirilmiştir. 1970’lerde ise patent korumasının sağlanması ile birlikte 3000’nin üzerinde yeni bitki türü geliştirilmiştir. Bu da patentin yenilikçiliğin (innovasyon) tohumlarını attığını açıkça göstermektedir.

Buluşun olmadığı yerde patent olmayacaktır ve teknik ilerleme olmaksızın buluş olmayacağı da açıktır. Bu günün dünyasında, teknolojinin güvenlik ve refahın ön şart olduğu düşünüldüğünde, toplum ve ekonomide teknolojik gelişmeyi güdüleyen patentin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Uzun dönemde düşünüldüğünde teknolojik gelişmenin olmaması üretimin olmamasına, üretimin olmaması büyümenin olmamasına yol açacaktır. Büyümenin olmamasının ise refah kaybına yol açacağı açıkça görülecektir.

Teknoloji, ülke ekonomilerinde tüm değişimlere yönelik en büyük belirleyici unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Teknolojiye dayalı iş yapma yöntemleri ekonomik büyümeye yol açmaktadır. İşte teknolojinin iş hayatındaki bu önemine bağlı olarak patentin önemi geçtiğimiz on yılda git gide artmıştır.

Bu günün teknolojiye dayalı ekonomisinde patentler, rekabet avantajı getiren bir hak olarak görülmektedir. Özellikle 2. Dünya savaşı sonrasından bu yana GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) görüşmeleri çerçevesinde, ülkeler arasında ticareti engelleyici unsurların kaldırılmasında önemli oranda aşama kat edilmiştir. Buna bağlı olarak kaynakların dağılımında etkinliği artıran ve en yararlı teknolojinin kabul edilmesini teşvik eden pazar ekonomisi girişimciler için çok olumlu bir çevre oluşmasını sağlamıştır.

Patent Hakları ve Gelişmekte Olan Ülke Ekonomilerine Etkisi:

Bu paralelde, patente dayalı koruma sisteminin gelişmiş olması ve nihayetinde etkin bir yaptırım uygulamayı sağlayan gelişmekte olan ülke ekonomilerine doğrudan yabancı yatırım yapılmasının önemli oranda arttığı gözlemlenmektedir. Patent haklarının sıkı bir şekilde korunması yabancı yatırımlarda önemli oranda artışa yol açmakta ve bu yatırım artışları yenilikçilik kapasitesinin yükselmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu şekilde ülkeler arasında dinamik bir rekabet ortamı oluşmaktadır. Yenilik üreten ülkeler ise yeni teknolojiler üretmek için önemli oranda güdülenmekte ve kendi teknoloji üretim yeteneklerini arttırabilmektedirler. Bu mekanizma sürekli teknolojik ilerlemeye yol açmakta ve dolayısıyla ekonomik büyümeyi beraberinde getirmektedir.

Yüksek koruma sağlayan bir patent sistemi o ülkeye doğrudan yatırım yapacak yabancı firma için güven verici olacaktır. Yapılan bilimsel çalışmalar göstermektedir ki, yüksek oranlı patent koruması sağlayan ülkelere yabancı firmaların doğrudan yatırım yapma eğilimleri artmaktadır.

Hızlı büyüyen ülkelerin sıkı bir patent koruma sistemi oluşturmaları önemlidir. Bunun nedeni bu ülkelerin genel olarak taklit edilen teknolojilere bağlı olarak gelişme göstermiş olmalarıdır. Ancak geliştikçe, bu ülkeler daha sıkı patent koruma sistemi oluşturmak durumundadırlar. Bunun nedeni en ileri teknolojiyi kendilerine çekme ve kendi iç yenilikçi (innovasyon) atılımlarını teşvik etmektir.

Patentler ve Teknoloji Transferi:

Patentler mevcut bilgiyi topluma ifşa etmektedir. Buluşlar patent dokümanlarında ayrıntılı bir ekilde açıklanmaktadırlar. Bu dokümanlarda teknolojinin mevcut durumu tanımlanmakta, evcut problem ortaya koyulmakta ve bu problemin üstesinden nasıl gelindiği ayrıntılı bir şekilde ifade edilmektedir. Böylece buluş sahibi buluşun ayrıntılarını toplumla paylaşmak karşılığında belirli bir süre buluşu üzerinde tekel hakkı elde etmektedir. Bu anlamda patent toplum ile birey arasındaki bir alış verişi ifade etmektedir. Bu bilgi diğer firmalar tarafından yeni ürünlerin geliştirilmesi amacıyla kullanılabilmekte ve yenilik faaliyetlerine önemli katkıda bulunmaktadır. Daha fazla patent başvurusu yapılması, mevcut bilginin diğerleri tarafından alınmasına yol açmakta ve böylece küresel anlamda daha başka yeniliklerin yapılmasına olanak sağlamaktadır. Patent yoluyla ciddi oranda teknolojik bilginin yayılmasının mümkün olduğu görülmektedir. OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) ülkelerinin patentler yoluyla önemli oranda bilgi ithal ederek büyümelerine katkı sağladıkları ölçümlenmiştir. Burada teknoloji transferinin önemi özellikle vurgulanmalıdır. Teknoloji transferi üretimdeki kazançların önemli bir miktarını kapsamaktadır.

Patentler yoluyla teknolojinin ifşa edilmesi, teknolojinin rakiplere yayılmasına çok kısa sürede olanak sağlamaktadır. Böylece teknoloji, orijinali ile rekabet edebilecek yeni ürünler geliştirmek için kullanabilmekte ve dinamik bir rekabet ortamı oluşmasını sağlamaktadır. Patentler firmalar için daha belirli bir ortam sağlamakta, teknolojiyi transfer etme maliyetlerini düşürmekte ve lisans faaliyetlerinin gözlemlenmesini kolaylaştırmaktadır. Bu bakış açısından uzun dönemli büyüme ve etkililik sağlamaktadır.

Teknolojik ilerlemenin vazgeçilmez şartı olan buluş faaliyetlerinin korunmadığı ve teşvik edilmediği riskli bir ülkede yerli teknoloji üretiminin gerçekleştirilemediğini ve yabancı yatırımcının da yeni teknolojiye dayalı yatırım yapmak ve araştırma-geliştirme faaliyetlerinde bulunmak için böyle bir ülkeyi tercih etmediği görülmektedir. Yabancı yatırımcının bir ülkeye yatırım yapmasında, patente dayalı koruma haklarının etkin olmasının önemli bir teşvik nedeni olduğu gözlemlenmektedir.

Patent Hakları ve Rekabet Üstünlüğü:

Yeni teknolojiye olan ihtiyaç ve yabancı sermayeli doğrudan yatırımların teknoloji transferi konusundaki etkinliği göz önünde bulundurulduğunda, ülkeye yabancı sermayeli şirketlerin yeni teknolojileri transfer edebilmeleri için güvenli bir ortamın hazırlanmasında patente dayalı olarak buluş haklarının korunması önemlidir.

Teknoloji ve know-how transferini teknolojide yetkinleşmek ve bilgi ekonomisinde rekabet üstünlüğü elde etmek için kullanmak isteyen ülkelerin, bu teknolojilerin ve “know-how”’ yaratıcılarının haklarını patentle etkin şekilde koruyarak, onları ülke içinde yatırım yapmaya teşvik ettikleri görülmektedir.

Patentler rekabet üstünlüğün korunması açısından önemli bir rol oynamaktadır. Rekabetin kızıştığı küresel ekonomide, firmaların patente verdikleri önem artırmaktadır. Bu şekilde rakiplerine karşı üstünlük sağlamaya çalışmaktadırlar.

Sonuç olarak patent sisteminin ekonomiye bir bütün olarak etkide bulunduğunu ve bilgi ekonomisinin temel anahtar kurumu olduğunu söyleyebiliriz. Buluş bir kez kamu ile paylaşıldığında, yeni buluş ilgili alandaki tüm ekonomiye mal olmakta ve böylece ilgili alandaki tüm taraflara faydalar sağlamaktadır. Patent, araştırma maliyetine katlanan buluş sahibine münhasır hak sağlamakta ve araştırma maliyetlerinin giderilmesini (buluş için yüksek fiyat uygulamak, buluşu kullanmak isteyenler lisans vererek gelir elde etmek gibi) garanti altına almaktadır.

Kaynaklar:

1. http://www.patenthawk.com/blog/archives/2005/04/the_economics_b.html
2. http://en.wikipedia.org/wiki/Economics_and_patents
3. Global Economic Prospect, Trade, Regionalism, And Development, 2005
4. Intellectual Property and Development

Related Posts with Thumbnails

Bu yazıya Not Ver !


Get your own Chat Box! Go Large!

Nickinizi Değiştirmek için Kendi Nickinize Tıklayın !!!

Film izle komedi komik