"Batık” işadamı generallerin tam listesi!
28 Şubat döneminde, batan bankaların yönetim kurullarında emekli generaller vardı. Ama hiçbiri yargılanmadı! Durum böyle olunca Faruk Arslan soruyor: 28 Şubat'ta kurtarılmak istenen acaba özel şirketlerin çıkarları mıydı? iyibilgi zoom |
Faruk Arslan’ın yazısının özeti: 28 Şubat ve bankalarda batan paşalar istemiyoruz! 28 Şubat döneminde, batan bankaların önemli bir kısmında yönetim kurullarında emekli generaller vardı. Banka yöneticileri yargılanırken, askerler davadan muaf tutuldular. Bu anlaşılamayan dokunulmazlık zırhı şu soruyu doğuruyor: 28 Şubat'da kurtarılmak istenen acaba gerçekten vatan mıydı, yoksa bankalarda paşalarımızın adıyla birlikte battığı ortaya çıkan özel şirketlerin çıkarları mı? 1990-93 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapan Muhittin Fisunoğlu Genelkurmay başkanlığı sırasını beklerken Doğan Güreş'in görev süresinin uzatılmasıyla emekliye ayrıldı. Fisünoğlu, Genelkurmay Başkanı olamayınca Sümerbank'ın Yönetim Kurulu üyesi oldu! Mafya babası, 15 yıl yeni hüküm yiyen Sedat Peker'in kurduğu Öztürkler ve Ergenekon yapılanması içinde 'farkında olmadan' göründü. Sümerbank CEO Başkanı Ömer Hayyam Garipoğlu yargılandı, hapislerde süründü, ceza aldı, ama savcılarımız Fisunoğlu'nun ifadesini bile almadı. Fisunoğlu, Sümerbank'ta ne yaptığını soranlara, "Bankacılık alt kadroda teknik bir konu. Yönetim kadrosunda ise teknik bilgi gerektirmiyor (!)" diye kendini savundu. Çünkü Garipoğlu, onu bankacılık bilgisi için değil başka "birikim"leri, "ilişki"leri için yönetimine almıştı. Garipoğlu'nun yediği haltları yazmaya bir köşe yazısı yetmez, kitap yazmak lazım, tabi Fisunoğlu kızmazsa... Fisunoğlu'nun Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Teoman Koman'ın MİT Müsteşarlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı yaptığı dönemde Diyarbakır-Batman bölgesinde örgütlendirilen Hizbullah konusu halen aydınlatılmamış ve devlet sırrı olarak korunan, tozlu raflara kaldırılmış bir konudur. O yıllarda Fisünoğlu ve Koman Hizbullah'ın "PKK'nın baskınlarına karşı kendini koruyan, dini inançları kuvvetli vatandaşlar"dan oluştuğunu açıklamışlardı. Daha sonra 'Domuz bağı' ile öldürülen Zehra Vakfı mensupları gibi dindar Müslümanlar ortaya çıktı. 28 Şubat'ın aktörlerinden Hizbullah'ın derin devletin bir ürünü olduğu o kadar sırıtıyordu ki, pislikleriyle birlikte basına yansıyınca örtbas edildi. Fisunoğlu ve Koman'ın derin ilişkileri Garipoğlu ve Cavit Çağlar'a lazım olmuş olacak ki, emekli olunca transfer edildiler. Batık bankaların sivil yöneticilerinin içerde veya ceza almış olması, ancak tüm asker üyelerinin toz kondurulmadan dışarıda dolaşması ilginç bir görüntü ortaya çıkarıyor. Yöneticileri arasında "paşa" bulunan Etibank, İnterbank ve Sümerbank'ın, sadece patronlarının hapsedilmesi ve cezalandırılması ilginç bir yaklaşımdı. Oysa yönetiminde paşa bulunmayan Yurtbank ve Egebank'ın ise hem patronları hem de tüm yöneticileri hapsedildi. 28 Şubat'ın ünlü generallerinden Güven Erkaya, daha önce el konulan Bank Ekspres'in ve sürekli el değiştiren Kanal-6'nın patronu Korkmaz Yiğit'in danışmanlığını yaptı. Yiğit'in kimyasını değiştiren, hükümetler deviren Türkbank skandalı yaşanırken, kimse danışmanına soru soramadı. Daha sonra neden başbakanın başdanışmanı yapıldığını sorgulamaya kimse cesaret edemedi. Çevik Bir ise, doğrudan bir şirkette yer almak yerine ordunun birçok ihalesinde ABD, İsrail ve Almanya şirketleri lehine lobi yapmayı yeğledi. Etibank'ın paşası Deniz Kuvvetleri eski Komutanı emekli Orgeneral Vural Beyazıt, Dinç Bilgin cezalandırılırken, diğer yönetim kurulu üyeleri cezalandırılmadığı için sorgulanmadan serbest kalan talihlilerdendi. Yine Sümerbank yönetim kurulunda Kara Kuvvetleri eski Komutanı emekli orgeneral Muhittin Fisunoğlu, İnterbank yönetim kurulunda da, Jandarma eski Genel Komutanı emekli orgeneral Teoman Koman, aynı gerekçelerde ne sorgulandı, ne de yargılandı. 28 Şubat sürecinde yargıda bağımsızlığın yok olduğunu simgeleyen çifte standart bir uygulamaya gidildi. Ordu, askeri mahkemede yargılasaydı ve işi sivillere bırakmasaydı bile razıydık. Ülkemizde bırakın darbecileri, batak darbeciler bile cezalandırılamayacak kadar dokunulmaz 'vatansever'lerden oluşuyor. 'Darbe ikliminden neden uzaklaşamıyoruz, ordumuz yıpranıyor' diyenler, önce neşteri bu paradoksa vurmalı. Bu durumda Can Ataklı, eski patronu Bilgin için "O tek kişilik çetemi ki, sadece o içerde, onun dışında herkes dışarıda" diye soruyordu. Ataklı, "eski komutanların bir de hapse girerek ordunun haysiyetinin daha fazla zedelenmemesini sağlamaya çalışıyorlar. Savcılar da ordunun bu hassasiyeti nedeniyle şimdilik eski komutanlara dokunmuyor" diye yazmıştı. Peki asıl hortumcuları korumak Ordu'nun haysiyetini zedelemiyor mu? Hortumcuları kurtarmaya çalışmak ne zamandan beri haysiyeti kurtarmak oldu? Bu tenakuzu eminim Genelkurmay görüyordur ve kimsenin ordunun adını lekelemeye hakkı olmadığı konusunda ordu içinde gerekli bilgilendirmeyi yaparak 28 Şubat'dan ders çıkarmıştır. Nitekim Kıvrıkoğlu ve Özkök, Genelkurmay başkanlığı dönemlerinde adı batıklara karışmışları yavaş yavaş tasfiye ettiler. Hiç olmazsa darbeciler terfi yerine emekli edilerek tekdir görmüş oldular ki, bu bile darbecilere iyi bir ders, büyük bir gelişmedir. Ordumuzdaki sağduyu, 28 Şubat acılarıyla epey gelişti. En iyisi küçük bir kısmının listesini vereyim de ne demek istediğimi anlayın: ( Bir kısmı rahmetli oldu) Eski Genelkurmay Başkanlarından Orgeneral Semih Sancar (Akbank YK), Org. Muhittin Fisünoğlu (Sümerbank), Org. Teoman Koman (İnterbank), Oramiral Vural Beyazıt (Etibank), 12 Eylül'ün Orgenerallerinden Turgut Sunalp (Netaş ve Garanti Bankası Yön. Kur. Üyesi); Org. Adnan Ersöz (İşbankası Yönetim Kurulu Üyesi); 12 Mart'ın ünlü darbecilerinden Org. Faik Türün (Umumi Mağazalar Yönetim Kur. Üyesi); Org. Süreyya Yüksel (Yaşar Holding Danışmanı); Org. İbrahim Şenocak (Etibank Yönetim Kurulu Başkanı); Org. İsmail Hakkı Akansel (PETKİM Danışma Kurulu Üyesi); Org. Vecihi Akın (AKSİGORTA Yönetim Kurulu Üyesi); Org. Doğan Özgöçmen (Yapı Kredi Bankası Yönetim Kur. Üyesi); Org. Suat Aktulga (LASSA); Org. Şeref Akıncı (Doğuş Holding Yönetim Kurulu Üyesi); Org. Kemalettin Eken (Şekerbank Turizm Yönetim Kur. Üyesi); Org. Sabri Deliç (Profilo Holding Başkan Yardımcısı); Oramiral Bülent Ulusu (AKSA Yönetim Kurulu Üyesi); TİKKO gerillası oğlu Cemil Oka'yı ihbar ederek öldürten Org. Nazif Oka (Hema Holding Yönetim Kur. Üyesi); Org. Halil Sözer (Borusan Yönetim Kur. Üyesi); Korg. Fevzi Aysun (Derborsa Yönetim Kur. Üyesi); Korg. Hikmet Kesim (Türk/ABD Havacılık San. (TAİ) Yön.K.Ü.); Korg. Tevfik Alpaslan (Altay şirketler Grubu); Tümg. Cemil Mete (Minex Savunma Sanayi Yön. Kur. Üyesi); Tümg. Hayri Sözen (Borusan Danışmanı); Tümg. Servet Bilgi (Bekoteknik Yönetim Kur. Üyesi); Tuğg. Tanju Erdem (Yaşar Holding Danışmanı); Tuğg. Fikri Topsever (AKSA Personel Müdürü); Tuğg. Sezer Bilgili (Pamukbank Denetçisi); Tuğg. Şahap Ar (Alarko Holding Yönetim Kur. Üyesi); Tuğg. Sıtkı Sunday (Otomarsan Başkan Vekili); Tuğg. Orhan Köker (Profilo Holding Müşaviri); Tuğg. Yılmaz Oral (Hema Holding Yönetim Kur. Üyesi); Tuğg. Kamuran Gümüşsoy (GİMA Yönetim Kur. Üyesi.) Askerlerimizin emekli olduktan sonra ilgi duyduğu tek iş mekanı elbette sadece bankalar ve kalbur üstü özel şirketler değildi. 19 Mart 2006 tarihli Zaman gazetesinin 'Turkuaz ekinde eski çalışma arkadaşım Emine Dolmacı'nın ' Siviller askerî vesayet peşinde!: Emret danışmanım' başlıklı haberinde şu ayrıntılara rastladım: “Cumhurbaşkanlığı makamını işgal planları yapılıyor. Buna izin vermeyeceğiz.” ifadelerini Ankara’da yapılan ‘Cumhuriyet İçin Halk Yürüyüşü’nde kullanan eski Jandarma Komutanı Şener Eruygur, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) başkanlığını yapıyor. Ülker’e ‘yeşil sermaye’ etiketi vuran ve askeri garnizonlarda satışını yasaklayan Genelkurmay’ın istihbarat biriminin başında bulunan, emekli Koramiral Turhan Özer, 2005 yılı sonunda Ülker’in 10 kişilik İstişare Konseyi’ne getirildi. Tümgeneral Armağan Kuloğlu, PKK koordinatörü olarak atanan Orgeneral Edip Başer ve Tümgeneral Rıza Küçükoğlu, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (ASAM) yönetiminde, Kıdemli Kurmay Albay Atilla Sandıklı Türkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Genel Müdürlüğü görevinde, Tuğgeneral Süleyman Canpolat Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) Yönetim Kurulu’nda, Tuğgeneral Nejat Eslen ise Global Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürlüğü’nde bulunuyor. En fazla asker yönetici yoğunluğu üniversitelerde gözleniyor. Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Haliç Üniversitesi mütevelli heyeti üyeliği görevini sürdürüyor. Tümgeneral Rıza Küçükoğlu, Bahçeşehir Üniversitesi Global Hukuk Programları Direktörlüğü genel sekreterliğinde bulunuyor. Tuğamiral Mehmet Celayir Koç Üniversitesi genel sekreteri, Orgeneral Edip Başer Yeditepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü müdürü, TOBB Ekonomi ve Ticaret Üniversitesi mütevelli heyeti üyesi, Tümgeneral Mehmet Tiryaki Anadolu Bil Meslek Yüksek Okulu Yönetim Kurulu üyesi olarak görevini sürdürüyor. sonsaniye.net |