Cinler gelecekte calistirilabilinirmi
(alinti.... Fethullah Gülen)
Kur’ân’da, Süleyman Aleyhisselâm’ın kuşlardan ve cinlerden ordularının olduğu, cinlerin kaleler, havuzlar ve kazanlar yaptıkları, içlerinde bina ustalarının ve denizlere dalan dalgıçların bulunduğu, ayrıca birkaç bin kilometre uzaktan Belkıs’ın tahtının ânında getirildiği anlatılır (Enbiyâ, 21/82; Neml, 27/39; Sebe', 34/12; Sa’d, 38/37).
Âyetler, bizi fizik ötesi âlemlere götürmekte ve metafizik vak’alarla tanıştırıp, cin, şeytan ve ruhânîlerle kalbin ve hissin diliyle konuşabileceğimiz bir âlemde gezdirmektedir. İnsanlık, şu anda bu işin henüz elif-basında ve emekleme devresinde bulunmaktadır. Telepatinin, ruhlarla konuşmanın, cin ve şeytanlarla en geniş sahalarda haberleşme yapmanın ve onları emir altına alıp iş gördürmenin perdesi yeni yeni aralanmaktadır. Maddeyle alâkalı laboratuarlarda halledilemeyen meseleler olacak, görülmeyen âlemlere ve canlılara müracaat lüzumu duyulacak ve başka âlemlerden gelen şifreleri çözmek için nezih veya habis ruhlara, cinlere ihtiyaç baş gösterecektir. İrtibat arttıkça, onları kullanma sahalarına temayül de artacaktır.
Yukardaki âyetlerde ifâde edildiği gibi cinler, Hz. Süleyman'a (as) hizmet ediyorlardı. Her nebî, Cenâb-ı Hakk'ın isimlerinden birine mazhardır; aynı zamanda nebîler, kendi isimlerinin de mazharıdırlar. Süleyman ismindeki remiz ve manâ, Şehâdet ve Gayb âlemleri üzerinde hüküm sürmektir. Böyle bir ismin muktezası olarak, O Nebî'nin bir eli görünen, diğer eli ise görünmeyen âlemde tasarruf yapabiliyor ve muhaberede bulunabiliyordu. Bu, sair enbiyâda ara sıra ve mu’cizevî oluyordu ama, Hz. Süleyman da (as) ileri derecedeydi. Ayrıca burada, imana ve Kur'ân'a hizmet eden cemaatlerin sahip olmaları gereken yol ve usûllere de işaretler vardır.
Nebî, âlet u edevatsız ve maddî sebepler olmaksızın cinleri teshir edip emrine bağlamış, onlar vasıtasıyla haberleşmiş, onları çalıştırmış ve bu sahada nihâî sınırı göstermiştir. Âyetin ifâdesiyle, emrinde bulunan cinler, Hz. Süleyman'ın (as) kendilerinden yapmalarını istediği şeyleri yaparlardı. Çok muhteşem hüsn-ü sanat eserleri ortaya koyarak, bu sanatın gelişmesi ve ihyâsı hususunda insanlara büyük destekleri olmuştur. İleride cinler, aynı sahada daha geniş çapta kullanılacak ve onları istihdam edenler, son sınır taşlarını yerlerine koyacaklardır.
Yine Kur'ân'da, -yukarıda ifâde edildiği gibi- Hz. Süleyman'ın (as) cinleri denizlerin diplerine dalma ameliyesinde istihdam ettiği de belirtilmektedir. Telepatinin bu işle alâkası vardır veya yoktur; fakat her hâlukârda, bir gün iaşeleri temin edilerek, cin taifeleriyle deniz altında üç-beş ay kalınabilecektir. Zirâ, Allah’ın bir Peygamberi (as), bize bu mevzûda da son ufku göstermektedir.
Muhabere sahasında da cinlerin büyük çapta kullanılabileceğine âyet işaret etmektedir. Büyük devletler, teknik ve teknolojik sahada verdikleri kavga ve mücadelede cinleri kullanıp, -haberleşmede dinlenme ihtimali ortadan kalktığı ve çok serî hareket ettikleri için- telsiz ve telgrafın çalışması ve kod, şifre ve anahtarlarının ele geçirilmesi hususunda cinlerden faydalanacaklardır. Gariptir; bu mevzûda bugün en fazla gayret gösterenler de, manâya karşı en kapalı milletlerden olan Rusya ve Çin'dir.
Cinler ile konuşmanın sağlanması, emniyet teşkilatlarının da işine yarayabilir. Meydana gelen veya gelişme safhasında olan faaliyetler ve grup olayları anında merkeze bildirilip, kontrol altına alınabilir. kim bilir belki o zaman, cinlerden de komiserler ve emniyet müdürleri olacaktır. Ve gün gelecek, milletlerin gizli bir şeyi kalmayacak, cin ve şeytanlar bütün kapalı şeyleri, milletlerin sırlarını ve gizli yanlarını açığa çıkararak, herkesin en gizli yönlerine muttalî olma imkânını sağlayacaklardır. Ne var ki beşer, her şeyi ruhânîlerin ve cinlerin yaptıklarına inanacak ve bu sahadaki gelişmeler sonucunda cinlerin bu şekilde kullanılması, bir bakıma Allah'ın (cc) ve Kur'ân'ın inkârına yol açacak; neticede de insanlar, ruhlarını tatmin için bunları kullanabileceklerdir.
Enbiyâ sûresinin 82. ayetinde, cinlerin daha başka işler de gördükleri belirtilerek, belki cinlerin ileride bizim bilemediğimiz ve tahmin edemediğimiz daha pek çok işlerde de kullanılabileceğine işaret olunmaktadır. Siz bunu, ister bin senelik hâdiselerin kitaplaştırılması, ister yerin altına ve yer altındaki madenlere ittılâ ve isterseniz deniz dibinde asırlardır bulunamayan batık gemilerin tespiti, yeni zenginlik kaynaklarının keşfi veya cinleri uzay dalgıçları, ya da cin uydular şeklinde istihdamla değişik bilgiler edinilmesi olarak düşünebilirsiniz. Fakat, her zaman olduğu gibi bu sefer de, verdiğimiz bu malûmatın sonunda yine “Her şeyin doğrusunu Allah bilir” demeyi ihmal etmemeliyiz.