Anayasa değişikliği teklifini kamuoyuna açıklayan MHP, ileri bir adım daha atarak AK Parti'den gelecek yeni tekliflere açık olduğunu söyledi. İki parti arasındaki temas trafiğinin ardından Başbakan Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli bir araya gelerek son noktayı koyacak. Bu arada Başsavcı Yalçınkaya'nın başörtüsü yasağının kaldırılmasını 'laiklik ve rejim karşıtı' bir girişim olarak değerlendirmesine tepkiler sürüyor. MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, başörtüsünün siyasi bir simge değil, dini inancın gereği olduğunu dile getirerek, yargı mensuplarının değerlendirmeleri üzerinden siyaset üretmeyi düşünmediklerini söyledi. AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ, yasama, yürütme ve yargının görevlerinin belli olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Yavuz Atar da, Yalçınkaya'nın çıkışının kuvvetler ayrılığı ilkesine ters düştüğüne dikkat çekti. Yargıtay Başsavcısı'na ortak tepki: Yasal sınırını aştı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, AK Parti ve MHP'nin başörtüsü sorununu çözme konusunda mutabakata varmasını "laiklik ve rejim karşıtı" bir girişim olarak değerlendirmesine tepkiler sürüyor. Yalçınkaya'nın toplumda hiçbir dönemde rahatsızlık oluşturmayan başörtüsü hakkında, "halkı çatışmaya götürür" hükmünü vermesi şaşkınlıkla karşılanırken, "kapatma" uyarısını içeren şu sözleri siyasete gözdağı olarak yorumlandı: "Siyasi partiler, hak ve özgürlükleri yasadışı yorumlarla tarif ederek siyasi projeler öne süremezler. Aksi takdirde gerek iç hukuk gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi korumasından yararlanamazlar." Siyasi partiler, Başsavcı'yı sert sözlerle eleştirdi. MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, başörtüsünün siyasi bir simge değil, dinî inancın gereği olduğunu dile getirerek, yargı mensuplarının bu konudaki değerlendirmeleri üzerinden siyaset üretmeyi düşünmediklerini söyledi. AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ, yasama, yürütme ve yargının görevlerinin belli olduğunu ifade etti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın Meclis'in yapacağı çalışmalara müdahale edemeyeceğini vurguladı. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yasanın kendisine vermediği bir yetkiyi kullandığını ifade ederken, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, "Hiçbir kurum TBMM'nin üzerinde değildir. Anayasa'nın değişmeyecek ve değiştirilemez ilkeleri dışında düzenleme istedi diye bir siyasi partinin kapatılması, yasa tanımamaktır." görüşünü dile getirdi. Hukukçular ve siyaset bilimcilerinden de benzer tepkiler geldi. Anayasa taslağının mimarlarından Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Atar, Yalçınkaya'nın çıkışının kuvvetler ayrılığı ilkesine ters düştüğüne dikkat çekti. Atar, açıklamada içerik açısından ciddi hukuk hataları bulunduğunu anlattı. Siyaset bilimci Prof. Dr. Ömer Çaha, siyasal partilerin demokratik sistemin ana omurgasını oluşturduğunu belirterek, Yalçınkaya'nın açıklamalarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu kaydetti. Başörtüsü özgürlüğünün eğitim hakkı alanına girdiğine işaret eden Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Şentop ise "Yasama organları hukuk kurallarını koyar, yargı hukuk kuralları koyamaz. Yargıçlar, hukuk kurallarını tanımlamaya başladığı zaman bu, yargıçlar iktidarına götürür. Bu da hukuk devleti ilkesine aykırı." ifadelerini kullandı. Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya: Başsavcı, yasaların vermediği bir yetkiyi kullandı Anayasa'yı değiştirme yetkisi sadece TBMM'nindir. Meclis bunu başka herhangi bir organla paylaşamaz. Demokrasi bizim ortak vatanımızdır. Laiklik bizim ortak değerimizdir. TBMM, yükseköğrenim hakkından mahrumiyet noktasında, kılık kıyafet sebebiyle yaşanan sosyal sorunu aşacaktır. Başsavcı, yasanın kendisine vermediği bir yetkiyi kullandı. Anayasal düzen, Başsavcı'nın beyanına bağlı olmaksızın kendi anlamıyla egemendir. Sorun olursa, çözüm de üretilir. Bu sorunu çözecek olan Başsavcılık değil, siyaset kurumudur. DP lideri Süleyman Soylu: Yargının siyasete müdahalesi hoş görülmemeli Yargı, hukuku ilgilendiren konularda görüşünü belirtmeli. Siyasetin tartışma zeminine müdahale hoş görülmez. Siyaset, demokratik kurallar içinde bunu tartışabilir. Biz görüşümüzü ortaya koyuyoruz, bütün siyasi partiler koyuyor. Bu da son derece doğaldır. Hem milletin hem de cumhuriyetin temel değerleri bir denge içerisinde yürüyor. Bu konuda kimsenin diğerine üstünlük iddiası olamaz. Bu ülkenin bütün kurumları, siyasi partiler, yargı, sivil toplum kurumları, hem ülkenin temel değerleri hem de milletin milli ve manevi değerlerine sahip olma konusunda bir eksiklikleri söz konusu değildir. Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan: Millî iradenin yegâne tecelligâhı TBMM'dir Herkesi toplumu gerecek ve sorunları daha derinleştirecek yaklaşımlardan kaçınmaya davet ediyoruz. Anayasa ve yasa yapma yetkisi, millî iradenin yegâne tecelligâhı TBMM'ye aittir. Hiçbir kişi, kurum ve kuruluş bunun üzerinde değildir. Anayasa'nın değiştirilemez maddeleri dışında, tüm maddeleri milletimizin beklentileri doğrultusunda yeniden değerlendirilebilir. Başörtüsü sorununun çözümü için Anayasa'nın 24. maddesi değiştirilmeli. Hükümeti, böylesi haksız bir uygulamanın sona erdirilmesi konusunda gerekli cesareti göstermeye davet ediyoruz. BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu: Meclis'in üstünde hiçbir güç yok Anayasa'da değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif edilemeyecek maddeler bellidir. TBMM, onun dışında her konuda yeni düzenlemelere gidebilir. Demokratik bir ülkede siyasi partiler, olumsuzlukları gündeme taşımak durumundadır. Hiçbir kurum TBMM'nin üzerinde değildir. Anayasa'nın değiştirilemez ilkeleri dışında düzenleme istedi diye bir siyasi partinin kapatılması, yasa tanımamaktır. AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ: TBMM çalışmalarına müdahale edemez Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yapacağı çalışmalara müdahale edemez. Yasama, yürütme ve yargının görevleri bellidir. Yasama organı, takdir hakkını kullanarak gerekli yasal düzenlemeleri yapabilir. Bu çalışmalar Anayasa Mahkemesi'nin denetimine tabidir. Anayasa'ya aykırılık varsa iptal eder. Anayasa değişikliklerini de şekil bakımından denetler. MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural: Yargıya göre siyaset yapmıyoruz Bir siyasi parti olarak, yargı mensuplarının bu konudaki değerlendirmeleri üzerinden siyaset üretmeyi düşünmüyoruz. Biz tartışmadan ziyade, çözümü önerdik. Başörtülü insanların siyasi tercihleri bir partiye yönelik değil. Başörtüsü siyasi simge değildir. Dinî inanç gereği bir tercihin ortaya konulmasıdır. Bunu siyasi simgeye indirgemek ve tartışmayı da bu simge ekseninde yapmak son derece yanlış. Prof. Dr. Yavuz Atar: Başsavcı, kuvvetler ayrılığı ilkesine ters düştü Başsavcı'nın açıklamasında içerik açısından ciddi hukuk hataları var. Özgürlüklerin sınırı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, uluslarararası insan hakları sözleşmelerinde açık şekilde belirtiliyor. Özgürlüğün kapsamı, demokratik toplum düzeninin gerekleri, ölçülülük ilkesi ve hakların ihlal edilip edilmediği hususlarına bakılarak belirlenir. Özgürlüklerin yalnızca çağdaşlaşma çerçevesinde genişletileceği fikrinin insan hakları teorisinde yeri yok. Üniter yapıyla kılık-kıyafet arasında kurulan bağ da sorunlu bir yaklaşım. Kılık kıyafetle ilgili serbestlik getirirseniz Türkiye eyaletlere mi bölünmüş oluyor? Laiklik çerçevesinde ele alınırsa, kılık kıyafet laiklik garantisi altındadır. Kılık kıyafet serbestliği, kamu düzenini bozuyor mu, başkalarının hürriyetini ortadan kaldırıyor mu, genel ahlaka aykırı mı, bu kriterlere bakılır. Prof. Dr. Ömer Çaha: Sistemi değiştirme görevi siyasi partilerin Şöyle düşünün: Sistem kurmuşsunuz, siyasi partilerin elini ayağını bağlamışsınız, yüz sene sonra sizin sisteminiz moda dışı oluyor. Bu sistemi kim değiştirecek? Çağdaş değerlere, normlara, günün geçerli değerlerine kim adapte edecek? Demokrasi bu görevi siyasi partilere vermiştir. Bu, partilerin görevidir. Siyasi partiler, demokratik bir sistemi faşizme, totalitarizme götüremez. Dengeleyici mekanizma halkın kendisidir, sandıktır. Anayasa ile ilgili formülasyonları, değişiklikleri siyasi partiler getirebilir. Önemli olan sistemin benimsediği temel felsefeden şaşmamaktır. Felsefenin temel parametrelerini, sacayağını belirleyecek olan da siyasi partilerdir. Prof. Dr. Mustafa Kamalak: Siyasi bir açıklama, hukukî zemini yok Türkiye'deki başörtüsü yasağı hukuk dışı. Yasak anayasal temeli bulunmayan söylemler ve davranışlardan besleniyor. Başsavcımızın açıklaması da hukuki zemini olmayan, siyasi bir açıklamadır. AKP'nin ve MHP'nin açıklamalarını yerinde buluyorum. Ancak açıklamayla kalınmamalı, problem çözülmeli. Yargıdan gelen bu tip açıklamalar sadece siyaseti değil, ülkeyi kilitliyor. Belirli çevreler diyor ki, bizim belirlediğimiz kalıplar içerisinde konuşabilirsin, dolaşabilirsin. Milli iradeye rağmen hiç kimse bir yere varamaz. Doç. Dr. Mustafa Şentop: Başsavcı laikliği kendine göre tanımlıyor Bu açıklama siyaseti daraltıyor. Başsavcı, açıklamasıyla laikliği kendince tanımlayıp, hukuk kurallarını yeniden belirlemiş oluyor. Yasamanın alanına girmiş oluyor. Yasamanın alanına girmek de siyaseti daraltmak demektir. Siyasi partilerin kapatılma sebepleri, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nda belli. Laikliğin tanımı Anayasa'da yapılıyor. Yeni bir tanım başsavcının inisiyatifinde değildir. Anayasa'nın değiştirilemez maddelerinin dışındaki hükümlerini Meclis değiştirebilir. Başörtüsüne serbestlik getiren düzenleme eğitim hakkıyla ilgilidir. Devrim kanunlarıyla ilgisi yok. Şapka desek, sarık desek değil. Kadın kıyafetiyle ilgili, kanunda sınırlayan hiçbir hüküm yok. Türkiye'de 28 Şubat döneminden bu yana yargıçlar iktidarı bulunuyor. Yargıçlar hukuk kurallarını tanımlamaya başladığı zaman bu, yargıçlar iktidarına götürür. Bu da hukuk devleti ilkesine aykırı. Hukuk ve Demokrasi Kurumu Bşk. Nazlı Ergül: Bu bir vehim ve niyet okuma Halkı telaşa düşürecek, akşam bildirisi gibi bir açıklama yanlış. Yalçınkaya'nın açıklamalarını, vehim ve niyet okuma olarak görüyorum. Yasama yetkisi TBMM'nin. Yargının görevleri bellidir. Yasama yetkisine karışmanın doğru olmadığını düşünüyorum. |