Türban Yasağını Savunanların Çıkmaz Sokağı
Türban Yasağını Savunanların Çıkmaz Sokağı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin türban aleyhindeki “içtihadının” ardından sevgili laikçilerimiz kararın Türkiye için emsal teşkil ettiğini iddia etmişlerdi!
Bu kesimin “en hızlı atıcısı” Özdemir İnce, AİHM'nin 10 Kasım 2005'teki kararını dahi beklemeden bakın ne yazmıştı:
“Türban yasağının Avrupa üniversitelerinde uygulanmadığını ileri sürerek Türkiye'yi kınayanlar, AİHM kararı sayesinde başta Fransa olmak üzere AB ülkelerinde bu yasaklamanın yeni ders yılında gündeme geldiğini de görecekler…” (10 Temmuz 2004)
Özdemir İnce'nin “Bu kış Avrupa'daki üniversitelere türban yasağı gelecek!” şeklinde özetleyebileceğimiz Celal Bayar'dan mülhem kehanetinin üzerinden tam dört kış geçti…
Avrupa'daki laik üniversitelerin hiçbiri AİHM'nin yasakçı kararını örnek alarak türban yasağı getirmedi…
Yasak getirmeyi gündemine bile almadı…
Avrupa'nın laik üniversiteleri, “Özdemir İnce Bey/Laikçi Dolaba İki El Revolver” kıvamında ateş eden fanatik şairimizi neden dinlemiyorlar, acaba?
Bir başka deyişle AB'nin laik üniversiteleri AİHM kararını neden takmıyor, dersiniz?
Cevabı çok basit…
Avrupa'daki laik üniversiteler; üniversitede okuyan öğrencileri “kamu hizmetinden faydalananlar” olarak görüyor…
Bu tartışmalar daha önce yapıldığında, mesela dönemin Almanya Başbakanı Schröder ile İngiltere hükümetinin o dönemdeki sözcüsü Avrupa'daki herhangi bir üniversitenin türban yasağı getirmesinin söz konusu dahi olamayacağını açıklamışlardı…
Bu bağlamdaki son haberi de birlikte okuyalım:
“Avrupa Parlamentosu, AB üyesi ülkelerdeki okullarda başörtüsünün yasaklanmasını öneren taslak kararı reddetti…”
Bakınız “okullarda” diyor: Üniversiteleri zaten hiç tartışmıyor!
Fransa “okullarda” o da “devlet okullarında” yasak getirmişti. Birçok AB üyesi ülkede “okullarda” dahi yasak yok…
Başbakan Erdoğan'ın “Türban sorununu çözeceğiz” açıklamasının ardından; Oktay Ekşi gibi kimi laikçi yazarlar çıkmış diyorlar ki:
“Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen o ilk üç maddesi var ya: Onlar durdukça ve AİHM'nin içtihadı değişmedikçe hükümet istediği sonucu alamaz…”
Bu ve benzeri bütün laflar, kamuoyunu yanıltmaya tam teşebbüstür! Gözbağcılık şaheseridir…
Anayasa'daki laiklik maddeleri, asla türban yasağına hukuki temel oluşturamaz!
Ayrıca Anayasa Mahkemesi'nin türban aleyhindeki kararı da (1991) hukuka ve insan haklarına temelden aykırıdır: “Gizli İktidar”ın o dönemde imal ettiği siyasi bir karardır!
AİHM antetli “türban içtihadı”nın ise Avrupa'daki tek bir üniversite için bile emsal oluşturma şansı yokken; bu kararı alıp Türkiye'deki yasağı meşrulaştırmaya çalışmak “berbat bir sihirbazlık numarası”ndan farksızdır…
“Türban” asla bir siyasi simge değildir...
1986-87 sezonunda üniversitelerdeki başörtüsü yasağı gündeme geldiğinde dönemin YÖK Başkanı İhsan Doğramacı “türban” sözcüğünü kullanmıştı…
Kast ettiği elbette “başörtüsü” idi: Özal'ın tesiriyle yasağa karşı “türban” adıyla bir formül bulmak istemişti. Ancak “Statüko” buna geçit vermemişti.
Bugün sanki “türban”la “başörtüsü, eşarp veya tülbent” arasında temelde bir fark varmış gibi “siyaset yapanlar” bu örtünme biçimlerinin hiçbiri ile üniversiteye girilemediğini bilmiyorlar mı?
Hepsine birden –hepimizin gözleri önünde– yasak uygulanıyor!
“Türban siyasi simgedir” yargısı “Gizli İktidar”ın yasakçı filmin başında “din karşıtlığı” adına üretmiş olduğu bir “numara” idi…
Sonsöz: Aslında simge olan “türban yasağı”nın ta kendisidir!