Üniversiteye her türden insanın giriş hakkı vardır, bunu engelleyemezsiniz
| ||||||
| ||||||
Selçuk, Eğitim-Bir-Sen Eskişehir Şubesi tarafından Yimpaş Otel'de düzenlenen ''Türkiye'de Demokrasi ve Sivil Anayasa'' konulu konferansta yaptığı konuşmada, bir ülkede her gün demokrasiden söz ediliyorsa o ülkede demokrasinin olmadığı anlamına geldiğini öne sürerek, 2. Dünya Savaşı'nda Hitler'in her gün demokrasiden söz ettiğini, ancak Churchill'in hiç bahsetmediğini söyledi. Türkiye'de bir demokrasi sorunu olduğunu ifade eden Selçuk, şöyle konuştu: ''Bir ülkede demokrasinin kurulabilmesi için önce ulus devletin kurulması gerekir. Türkiye ulus devletini kurabildi mi? Kurduysa bu nasıl bir devlet oldu? Bugün bu devleti niçin yeterli görmüyoruz? Neden bu devlet ile vatandaş kucaklaşamıyor? Bu sorunu her gün tartışıyorsak demek ki devletimizde de bir eksiklik var. Türkiye 301. maddeyi tartışıyor. Bazıları maddede yapılacak değişik ile Türklüğe hakaretin önünün açılmak istendiğini söyleyerek işi milliyetçiliğe döküyor. 301. madde salt hukuksal sorundur. Bilim içerisinde çözüm aramak zorundasınız. Bunun ulusal duygularla işi yok. Bu maddede eğer yeni bir düzenleme yapılırsa 8. defa değişmiş olacak. 301. maddenin değişmesi şart, zorunlu. Zaten AB bunu durmadan söylüyor. Söylemese bile değişmesi zorunlu. Çünkü bugünkü uygulamasıyla sonuçlar parlak değil. Bu madde düşünceyi açıklama özgürlüğünü sürekli çiğnemektedir. Ulusal duyguları kışkırtarak madde üzerinde tartışma yapılmasını doğru bulmuyorum.'' Selçuk, 301. madde tartışmalarında hukuk biliminin demagojiye kurban edilmemesi gerektiğini, söz konusu değişikliğin ardından uygulamada bazı sorunların çıkabileceğini, ancak olası sorunların yargıçlar ve savcılar tarafından zaman içerisinde aşılacağını belirtti. Metin düzeltilmeden yola çıkılmasının yanlış olacağını ifade eden Selçuk, şöyle devam etti: ''Sık sık söylenen bir şey var. Bu metin yeni yürürlüğe girdi deniyor. Hayır. Bu metin Türkiye'de 82 yıldır yürürlüktedir. Kimse kendisini kandırmasın. Eski 159. madde bugün sadece numarası değişmiştir ve 301 olmuştur. Onun için bugüne kadar yapılan bütün uygulamaları da gözetmek suretiyle yeniden gözden geçirilmesi zorunludur.'' -''BİZE SADECE SUSMAK DÜŞER''- Türkiye'de bir Cumhurbaşkanı tarafından söylenen 'Anayasa bir kez delinebilir' ifadesinin batı toplumunda asla kabul görmeyeceğini ifade eden Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye, devleti hukuk içerisinde düşünmediği için hala bir baba gibi düşünüyor. Devlete baba derseniz kulağınızı çeker. Çünkü çekme hakkını veriyorsunuz. Devlet neden baba olsun ki. Devlet sizin hizmetinizde olan bir cihazdır. Devlet, halk içindir. Halk, devlet için değildir. Vergi veren insanın devleti sorgulama hakkı vardır. Yargı bir olaya el koyduğu zaman herkesin susması ve sonucu beklemesi gerekir. Anayasa Mahkemesi bir olaya el koyuyor herkes fetva veriyor. Herhangi bir yargı organı soruşturma açıyor. Herkes yazıyor, çiziyor. Bize sadece susmak düşer. İşin garip tarafı, yasamadan, yürütmeden konuşanlar var. Yargıçlar arasında da konuşan var. Ben en çok onlara şaşıyorum. Bakıyorum, durmadan yorum yapıyorlar. Böyle bir ülke, hukuk bilinci açısından zaafı olan bir ülkedir. Hukuk bilincinin olmadığı bir ülkede bazı şeyleri yapmak için çırpınıp duruyoruz. İşte sivil Anayasa deniyor. Anayasa'nın sivili, askerisi olmaz. Anayasa'nın doğrusu olur. Anayasa yapmak zor değildir.'' -''TÜRKİYE'NİN TEMSİL SORUNU VARDIR''- Selçuk, anayasa yaparken yönetemeyen demokrasinin eski hastalıklarının yeni anayasaya yansıtılmaması için duyarlı olunması gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu: ''Nedir bunlar? Birincisi temsil sorunudur. Türkiye'nin temsil sorunu vardır. Bir önceki Meclis, toplumun yüzde 47'sini temsil ediyordu. Oran, bu Meclis'te yükseldi. Ama istenilen noktada değil. Yüzde 10 barajı bulunduğu sürece Türkiye temsil sorununu çözemez. Hiç kimse kendini aldatmasın. Hukuk, temsil sorununu çözmek için matematikçiye danışır. Almanya'da danıştı. Alman hukukçuları, matematikçilerden yönetimde istikrar, temsilde adaleti sağlayacak bir rakam istemişler. Matematikçi bu rakamın yüzde 5'i aşamayacağını söyler. Peki bizde ne oluyor? Hiç kimse bilime danışıyor mu? Birisi çıkıyor yüzde 10 diyor. İyi ki yüzde 20 dememiş.'' -YARGITAY- Selçuk, Türkiye'de birilerinin ayak üstü kararlar verdiklerini belirterek, şöyle devam etti: ''1980'de bir general çıkmış, (Askeri Yargıtay var, neden Askeri Danıştay olmasın) demiş. Hemen Yüksek İdare Mahkemesi kuruluyor. Hangi ülkede var? Tek örneği yok. Askeri Yargıtay'ın tek örneği yoktur. Çünkü Yargıtay bir ülkede hukuk normlarının aynı biçimde uygulanmasını ve hukuk disiplinini sağlar. İki Yargıtay kurarsanız hangisine inanacaksınız? Hangisinin verdiği karar ya da yaptığı yorum doğru olacak? Böyle bir şey olabilir mi? Olamaz. Yeni Anayasa, Askeri Yüksek İdare Mahkemesini haklı olarak kaldırıyor. Ama herhalde öbürünü (Askeri Yargıtay) kaldırmaya cesaret edemedi. Cesaret edeceksin. Bilimden ödün vermeye hakkınız yoktur. Diyeceksiniz ki bir ülkede tek Yargıtay olur, ikinciyi yaptığınız zaman yanlış olur. Türkiye yıllardır bu yanlışı yapıyor ve hiç kimse de sesini çıkarmıyor. Asıl üniversitelerin sesini çıkarması gerekirken onlar da susuyor.'' -ÜNİVERSİTE VE LAİKLİK- Selçuk, daha sonra üniversiteler ve laiklikle ilgili görüşlerini şöyle açıkladı: ''Üniversite, evren kent demektir. Eğer evren söz konusuysa her türlü yaratık ve bu arada her türden insanın oraya girme, orada bulunma hakkı vardır. Ve siz bunu engelleyemezsiniz. Ama Türkiye'de böyle olmuyor. Üniversite bilim yapılan bir yuva. Üniversitede bütün görüşler sergilenemiyorsa orada bilim yapılabilir mi? Mümkün değil. Türkiye, laiklik kavramını da tam olarak çözememiştir. Laiklik kavramının çözülememesi Türkiye'de sık sık sürtüşmelerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Oysa laiklik toplumsal barışı kotarmak için bulunmuş en iyi çözüm yoludur. Eğer siz bunu batılı anlamda çözemezseniz sıkıntılar devam edecektir demektir. Türkiye demokrat insanlarını çoğaltmalıdır.'' |